Benim Alışkanlığım Sensin

Hayatında yaptığın hatalar elbet karşına çıkar. Şimdi veya sonra. Hatta belki çıkmıştır bile sen sadece fark etmemişsindir. Ama bunu bile fark edeceksin. Affettiklerin, affedemediklerin, yitirdiklerin, kaybettiklerin ve kaybedeceklerin… Bunlar senin aylarca ve hatta yıllarca karşına çıkacak diğer parçaların. Evet onlar senin parçaların çünkü hepsinin başrolünde sen varsın. Sana eşlik edebilecekleri ise yine sen seçersin. Yaşadıkların senin seçiminden ibarettir. Çünkü seni üzen insanı da mutlu eden insanı da sen koyarsın hayatına. Onların hayatına girmesini sen kabul edersin ve en önemlisi seni incitebilecek kadar derine inmelerini de. Seni sevmelerini yada sevmemelerini seçemezsin bir tek. İşte bu da onların seçimi yani bir başlangıcıdır. Severse hayatına alacaktır; sevmezse mazide kalacaksındır. Bir insanı en çok ne kırar sorusunun cevabı ise herkese göre değişir. Kimisini bir hareket, kimisini bir söz ve hatta kimisini de bir göz. Evet bir göz… Bir gün sana bütün inancı ve güveniyle bakan insanın, herhangi bir gün sana bakmadığını görürsün. Bakıyordur ama görmüyordur. Bakmak ve görmek farklıdır diye boşa demiyorlar aslında. Bakışlar her zaman bir şey ifade etmez. İnsanın içini görmek var. Duygularını hissedebilmek, alışkanlıklarını bilmek… Alışkanlıklar da değişir. Filmler, kitaplar, müzikler, insanlar… Filmleri alışkanlık haline getiren insanlar; çok şey kazanmışlardır. Karakterlerde bulurlar kendilerini. Kitapları alışkanlık haline getirenler henüz kararsız olanlardır ve satırlarda gizlerler kendilerini. Müziği alışkanlık haline getiren insanlar ise çok şey kaybetmişlerdir ve onlar bir şarkının ilk notasında başlayıp son notasında biterler. İnsanları alışkanlık haline getiren insanlar duyguları en yoğun yaşayanlardır ve yalnızlığı kabullenemezler. Bence hiçbir şey alışkanlık olmamalı, her şeyi tadında yaşamalı insan. Ne bir eksik ne de fazladan. Çünkü görmek; kör birine cazip ama bizlere sıradan.