Mesele
Hüznü tutan yüreğimin aklına gelen ilk şey kalemim olduğunda öğrendim yalnızlığı. Bütün kargaşanın ruhumu kemirdiğini hissettiğimde yorganıma sarılınca gördüm; aslında ne kadar korktuğumu. Her şey, herkes çok sessizken; aklım hiç susmadığında anladım çıkmazlarımı. O çıkmazlara nasıl girdiğimi ve neden burada olduğumu…
Kocaman bir boşluğu tek başına dolduramayacağımı anladığımda, tek damla hayal kırıklığı… Ardı kesilmez iç sıkışmalar, ruh depremleri…
Büyümek dedikleri şeyin; yaş almak olmadığı gerçeği ile ilk yüzleşme…
Hayattan yaşı alınca değil de hayata bir şeyler verince büyünüyormuş; anladım. Asıl mesele, verdiklerinin alacaklarından az olmasıymış mesela. Bunun içinmiş milyarlarca insanın savaşı, bunun için bütün gam. Gamdan ölünmez derler de gam ile ölünür bence. İşte bir mesele daha!
Kaynayan sular başından döküldüğünde öylece susabilmek…
Delirme eylemi cazip geldiğinde aklını koruyabilmek…
Kolay olanı sevmemek ama zor olana henüz alışamamak…
Baksana! Meselelerin bile meseleleri var. Artarak giden sayı dizileri… Rakamların dili, acıların tarifi…
Bu bir matematikse ve aslında sen koca bir aptalsan; işte şimdi çuvalladın!