1.BÖLÜM: CİNAYET
Tüm odada yankılanan telefonun sesine karşılık sinirle ışıkları açtım. Dün çok sıkı bir çalışmanın ardından yorulduğum yetmezmiş gibi şimdide uyandırılıyordum. Yapacak bir şey yoktu, artık uyanmıştım ve beni güzelim uykumdan eden o telefonu açacaktım.
“Günaydın dedektif.”
Ağrıyan ellerim ile kirli sakallarımı sıvazladım, duyduğum ses beni sinirlendirmişti. Sabahın köründe bu adam yüzünden mi uyandırılmıştım!?
“Günaydın? Biz genellikle bu saat aralığında insanlara iyi uykular diyoruz Connell. Umarım beni uykumdan etmek için makul bir sebebin vardır!”
Telefonun ucundaki ses baya heyecanlı geliyordu.
“Ahh Darel, dostum. İnan ki uyandığına pişman olmayacaksın, sana bunun teminatını verebilirim. Hazırsan anlatmaya başlıyorum ama yanına kağıt, kalem alsan iyi edersin.”
“Sabah sabah bana ne anlatabilirsin Connell? Umarım rüyanı anlatmayacaksındır.” diyerek araya girdim.
“Keşke anlatacağım şeyler birer rüya olsa dedektif, ama maalesef ki değil. Şimdi huysuz ihtiyar kişiliğini bir yana bırak ve dedektif kimliğin ile beni iyi dinle.”
Connell’in bu heyecanını ve anlatacağı şeyin merakına yenik düşerek çalışma masama oturdum. Dağınık bir şekilde çekmecemde duran kağıtlardan bir tane alarak devam etmesi için bekledim.
“Dün gece olay bir cinayet işlendi dedektif! Ve şöyle ki bu cinayet bizim başa çıkabileceğimiz bir cinayet değil.”
İşte şimdi yumuşamaya başlamıştım.
“Devam et.” diyerek merakımı beyan ettim.
“Dün gece yarısında gelen koku ihbarı üzerine anayol yakınlarında bir ormana gittik. Gittiğimizde olay yerinde hiçbir şey bulamadık ve bunun bir telefon şakası olduğunu sandık. Ta ki kafamızı kaldırıp ağaçlara bakana kadar. Her bir ağaçta siyah uzun çöp torbaları vardı ve bu ormanın sonuna kadar gidiyordu. Poşetleri ağaçtan indirmeye çalıştık ama içlerindeki şeyler o kadar ağırdı ki yerlerinden bile kıpırdamadılar. Etraftaki evlerden birinden merdiven alıp poşetlerden birini indirmeyi başardık. Bir de poşette ne görelim, BİR CESET! Birkaç tane torba daha indirdik ve onlarda da aynı manzara ile karşılaştık. İnanabiliyor musun zırdelinin biri öldürüp öldürüp insanları torbalamış ve ağaçlara asmış.”
Belli ki Connell’in anlatmak istediği o kadar şey vardı ki durdu ve derin bir nefes aldı.
“Garip olan tarafı cesetlerden birinin çok taze olması, belki bizden dakikalar önce bile cesedi asıp gitmiş olabilir ama nedense arkasından ufacık bir toz bile bırakmamış. Bilirsin ki katiller delilleri gündüz gözüyle saklamayı daha çok severler, ama ilk kimliği tespit edilen cesedin hem bu kadar taze olup hem de arkasından bir iz bile bırakılmamış olması garip. Ve diğer garip olansa ölenlerin hepsi erkek. Ama benim aklıma takılan şey ailelerinin ölen kişiler hakkında kayıp ihbarı yapmaması ve bu katilin anayola yakın bir orman seçmiş olması. Ormanda belki de elliye yakın ceset var, bir kişi bile o cesetler oraya taşınırken görmedi mi? Diğer bir soru neden hepsi erkek? Ve en merak edilen ise kurbanlar neye göre seçiliyor? Evet dedektif, ne diyorsun bu cinayete?”
Ağzımın kenarından gülümseyerek anlatılanları baştan aşağı pür dikkat dinledim ve cevabı vermek için hiç düşünmedim.
“Gizeme bayılırım derim.”
“Harika! O zaman yarın gel ve yeni dosyana başla dostum.”
Kapanan telefonun ardından kendime engel olamayarak gülmeye başladım. Connell haklıydı, artık dosyama başlama zamanı gelmişti…
Devamını merakla bekliyorummm 🙂
Çok yakında. 🙂
En kısa zamanda devamı gelecek 🙂