Aşk da Yok, Tarih de: Selanik’te Sonbahar Kitabı Eleştirisi

Selanik‘te Sonbahar, Tuna Kiremitçi’nin 2011 yılında yayımlanan aşk romanıdır.
Kitabı Okumayanlar İçin
Ara ara sıkıldım, ara ara meraklandım. Olaylar arasındaki geçişler oldukça hızlıydı. Sanki biri arkadan sürekli koşturuyormuş gibi bir acelecilik hissediliyor. Bu nedenle, yazar madem bu kadar çok şey anlatacak, kitabın daha uzun olmasını —ki sadece 288 sayfa— beklerdim. Ayrıca anlatımda zaman zaman konuyu başka bir boyuta taşımış. Bu geçişlerde, yazı stilinin de buna uygun biçimde değişmesi gerekirdi. Ancak bu uyum çoğu yerde sağlanamamış. Bu da bütünlüğü zedelemiş.
Karakterlerin derinleşmesine fırsat vermeden olaydan olaya geçmiş. Belki de yazar, okuyucunun merakını canlı tutmak istemiş ama bu, hikâyenin yüzeysel kalmasına neden olmuş. Özellikle bir aşk romanı olarak tanıtılan bir eserde duygusal yoğunluğun bu kadar eksik olması, beklentileri boşa çıkarıyor.
Kitabı Okuyanlar İçin
Selanik’te Sonbahar‘da işlenen konu, ilk bakışta insanın ilgisini çekiyor. Ama bana göre tam bir fiyasko. “Mustafa Kemal Samsun’a hiç ayak basmasaydı neler olurdu?” sorusunun arkasına saklanmış bazı tarihi kurgulara değinilmiş. İçerisinde aşk sözcükleri, aşka dair bazı ifadeler var; ancak bunların aşk ile bir bağ kuramadığı, oldukça yüzeysel kaldığı açıkça hissediliyor. Anlatımda bir soğukluk var. Aşkı anlatmaya çalışmış ama anlatamamış.
Tarihe girip çıkmış, bazen etrafından dolanmış. Bu da yer yer yüzeysel ve zorlama olmuş gibi gözüküyor. Yer yer de bazı etnik konularda acımasızca imalar yapmış. Bütün bunlar da kitabın seviyesini oldukça düşürmüş.
Sonuç olarak, Selanik’te Sonbahar kitabı aşırı uyduruk ve gerçek dışı bir kitap. Kapak görseli ilk başta çok şey vaat ediyor olabilir. Ancak içerik, beklentilerin çok ama çok altında kalmış. Yazar, ne aşkı anlatmış ne de tarihi bir derinlik sunmuş. Bu nedenle tavsiye etmiyorum.



