Edebiyat

Duyun ve İnanmayın

Duyuyor musun beni? Hey sen! Evet sana sesleniyorum. Hatta bir tek sana değil, ey yüce iç sesler hepinize sesleniyorum! Sizi kimse duymuyor biliyorum çünkü beni de kimse duymuyor ve en kötüsü anlamıyor. Ama ben sizi görüyorum, duyuyorum ve anlıyorum.

 Bağırışlarınızı işitmekten sağır olacağım ama yine de bırakmayacağım duymayı. 

Görüyorum, köşeye sıkışmış halinizi. Gördüklerim karşısında ağlamaktan şişse bile gözlerim bırakmayacağım bakmayı ve görmeyi. 

Her ne kadar anladıklarım acıtsa bile kalbimi, anlayacağım tüm dünyanın anlamadığı kadar anlayacağım sizi. En büyük ihtiyacımız da bu zaten ya, anlaşılmak. 

Şimdi size sesleniyorum insanlar! Kiminin iyi niyetini kiminin kötü niyetini bazense bir duygusunu anlamak bu kadar zor mu? Gerçekten tüm bu hayat koşturmasında yaşadığınız hengameden daha mı zor iki saniye durup anlamak? Halbuki bir tek ihtiyacımız bu iken. Sadece benim de değil, hepimizin tek ihtiyacı bu. Bir cümleyi, düşünceyi veya duyguyu anlam çizgisinde bir yere yerleştirmek çok mu zor? İşte bunu kimse yapmayınca kolları sıyırıyor ve biz yapıyoruz bunu. Ve bir kere yaptıktan sonra kimseye ihtiyacımız olmuyor. En korkutucu kısım ise buradan sonra başlıyor. Duyduğumuz hiçbir şeyi sizinle paylaşmıyoruz çünkü dinlemiyorsunuz! Gördüğümüz hiçbir şeyi görmek istemiyorsunuz çünkü anlamak yük geliyor size. Biz sizler için yüklerimizin üstlerine yük eklerken siz küçücük bir yükü almaya eriniyorsunuz. 

Şimdi bizde iç sesler, sıra bizde. Onların yalanlarını, sırtlamadığı gerçekleri artık bizler de taşımayacağız. 

Yine duyacağız ama körelttikleri inancı törpülemeyeceğiz. Duyacağız ama inanmayacağız. 

Evet… Duyun ve inanmayın. 

Size iyi olduğunuzu söyleyecekler duyun ama inanmayın çünkü kötülüğünüzü görmekten korkuyorlar. Size güzel diyecekler duyun ve inanmayın çünkü çirkinliğinize katlanamayacaklar. İçinizdeki ateşi gördükleri halde pişkin pişkin sakin diyecekler çünkü kızgınlığınızda kırılmayı göze alamayacaklar. 

Yani ne duyarsınız bilemem ama son noktayı hep siz koyun. Onların virgüllerinden sonra canınız yanmasın diye. Onların amalarından sonra kırılmayın diye. Size silah olarak kullanabilecekleri bir bağlaç kalmasın diye. Son söz onların olmasın diye duyun ama inanmayın. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu