DenemeEdebiyat

22/06/1651

Ben birisi, yaşımı çözemedim daha. Anlamadım insanları, her gece dolarken kül tablası, öfke nöbetleri ile karanlık duvarları ve karanlık ruhları çözmeye uğraştım. Sevgi için uğraşırken kana bulandı ellerim. İlk cinayetim bir ihtimal cinayeti oldu. Bir ihtimal vermiştim mutlu olmaya, önce mutluluk öldü, sonra umut ihtimali öldü. Kendime kızmaktan çok yaşantıma yön vermeye çalışırken enkaz dolu hayatıma her seferinde yeniden bir darbe daha indirirken insanlar, sabrım dolup taştı ve öfkeme yenik düştüm. Radikal oluşum bu yüzden ortaya çıktı. Hasta gibi kapanmak isterken evime, ev kederim oldu. Beyaz bir evim olsun isterken, her seferinde karanlığa gömüldü. Dört yaşında anladım insanın yalnızlığa mahkum olduğunu. Yalnızlıkla güneşleri, yıldızları, tanrıları ve sanrıları, aşıkları ve nefret edenleri, aşktan nefret edenleri, sevgimizi nefrete, yoksulluğu sefalete çeviren insanları gördüm. Severken öldürenler her seferinde sessiz kalırken sevgiye, çocuk kalbim dayanamadı. “Boşluk” dedi kimisi buna. Sonradan ortaya çıkan ve hep var olan. Siz nefrete mahkumsunuz sadece, sevgiyi hissedemeyecek kadar aciz varlıklarsınız. Eşrefi mahlukat değilsiniz, tam anlamı ile eşrefi safilin olanlardansınız. Ben birisi, ilk defa 12 yaşımda delirdim ve giderek arttı deliliğim. Bunu siz okurken anlamayacaksınız, beni tanıdıkça benden nefret edeceksiniz. “Seni seviyorum” dediğinizde bile nefretten beslenerek söyleyeceksiniz bunu bana. Şimdi bir kez daha delirdim. Şimşekler çakarken ve denizlerin şeffaf olduğuna inandığınız zaman mavinin sadece bir renk olduğunu fark edince safilin olduğunuzu anlayacak ve bu gezegende yaşamanın bir anlamı olduğunu düşünüp nedenler arayacaksınız. Nedenler yok olurken ufak bir inanç bulup tutunmaya çalışacaksınız. O ise dünyanın acı hayatları olacak. Kimsenin yüzü şiir değil, kimsenin dizi taht değil. Saadet sadece bir yalan. Birisi artık yok, vurulmuşken en ince yerinden sevgimiz, hayal kurar insanlar. İnanmayın o insanlara. Sadece zavallılar hayal kurar, acizler sever ve birisi sadece bekler. Üç asır geçti dünyaya gönderildiğim günden beri, toprak öldü. Gaia artık yok, Kardelenler açmıyor. Tubalar meyve vermiyor. İnsan soyu güzel olan her şeyi bitirmeye devam ediyor, benimle birlikte…

Fotoğraf; José María Ibarrarán

Ahmet

Ruhun karanlığından, savaşın başında ve kimyasal silahların ortasında doğan insan.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu