Beni hatırladınız mı? En arka sırada oturan ama asla yaramazlık yapmayan, şakaklarımı ovuşturarak bunun diğerlerinin aksine neden böyle olduğunu anlamlandıramayan o küçük kız. Arka sırada oturmak için haylaz, serseri, yarım akıllı ve kurnaz olmanın gerekmediği öğretilen bugünün yetişkin ve parçalı bulutlu kadını. Şimdi hatırladınız mı? Ben Çiler. Çiler Arca. Yaşım 29 ama bir ay falan kaldı 30 olmama. Tehlikeli yaşlar bunlar. Hayatı beyazperdede gişe rekorları kıran bir filmi izlemenin ilk adımları. Ya heyecanlısındır ya mutlu ya da memnuniyetsiz. Lakin izlediğin kendi hayatınsa orada işler değişir. Benim gibi arka sırada oturan birinin kendi senaryosunu yazmak için biraz geç kaldığı, yine de bu zamana değin umduğum kadar sağanak yağışlı geçmeyen yılların şerefine kaldırıyorum kadehimi. Durun şimdi değil! Daha 1 ay var yahu! Çocukken de beni hiç dinlemezdiniz. Oysa bir dinleseydiniz … Pardon unutmuşum…bir insanı anlamak için onu dinlemeye gerek olmadığını. Bunu da sizler öğretmiştiniz.
Sahi nasıl gidiyor hayat? Bazen çok hızlı ilerlemiyor mu akreple yelkovan arasındaki bu ezeli dostluk? Ama geçmiyor … Geçmiş dediğin o keskin bıçak yarası saplandığı vakit hançerene bir kez daha yutkunuyorsun. Sonra bir kez daha ve bir kez … Onlar kadar şanslı olamayıp mutluluğa yasaklı olduğun sürgünlerini yad etmenin buruk gülümsemesi yerleşiyor dudaklarına. Ah o dudakların daha ne şarkılar söyleyecek Çiler Hanım. Hala mı ümit ediyorsun sessizliğinden anlamayan çivisi çıkmış dünyaya ezgilerini haykırmayı? Ah aptalsın işte aptal! Dur bir dakika… Boşuna koymadılar senin adını… Vardır elbet oralarda sessizliğinin kilidini aralayacak bir kapı… Bir arka kapı…