
O an ölmek, bedenimi toprağa hapsetmek isterdim. Yıllarca görmediğim, kokularına hasret kaldığım, seslerini geçtim, nefeslerini duysam irkileceğim annem ve babam karşımdaydı. Gözlerimi ovuşturup o yöne baktım, hala oradalardı. Gözyaşlarıma hakim olamadım, dudaklarım titreyerek “Baba” dedim. Yıllar önce ki canlılığını yitirmiş gibiydi. Simsiyah saçlarına kar beyaz düşmüş, yüzündeki çizgiler körelmiş, bir deri bir kemik kalmıştı. Annem, annemi anlatmaya dilim varmıyordu. İkisinin de bıraktığım günle benzer olan tek tarafı yüzlerinde yer eden utançtı… Halim’in oğlu Ramazan, adam vurdu dediler. Halim’in oğlu Ramazan kız için adam öldürdü dediler. Hatta çok ileri gidip Halim’in oğlu Ramazan bir kıza tecavüz edip öldürmüş dediler. Babamın yüzü kızardı, derdinden sigaraya sardı, eve gelemez oldu. Birileri çıkıp “Nerde o şere… bu mahallede yatacak yeri yok” diye bağırınca babam başını eğdi, sonra babamın yanına yaklaşıp soyuna sopuna küfrettiler. Kahrolası ahlak bekçileri benim dipdiri babamı daha yaşarken öldürdüler. O sırada cezaevindeydim. Düşüncelerim kurşun gibi saplanıyordu göğsüme. Kaçacak bir yer arıyordum. Fakat dört duvar ruhumun derinliklerini dahi sarıyordu. Sabahları gardiyanların sesiyle uyanıyordum. Teftiş; 1, 2, ve son.
Görüşe çağrılıyorsun Ramazan. Kim gelmiş? Acaba annem veya babam mı? Diyerek görüş yerine geliyorum. Hevesim kursağımda kalıyor. Çok eski dostum Turgut’un karşısına iç çekerek kuruluyorum. Anlıyor, fakat ben belli etmekten çekiniyorum. Onlar nasıl diyorum, lafı geçiştiriyor. Onlar nasıl diyorum öf püf ediyor. Sonunda dayanamayıp kalkıyorum. Bir daha görüş gününe çıkmayacağıma dair yemin ediyorum. Yıllar yıllar geçiyor tam kurtuldum derken, anne baba hasreti içimi kemiriyor. Yine de sineye çekerek yaşayacağım diyorum. Fakat olmuyormuş. Olmuyormuş baba…
Tam karşımdalardı işte annem ve babam, ikisinin de gözlerinde aynı bakış, yüzlerinde aynı utanç ifadesi, dillerine pelesenk vurmuşlar sanki. Kalın sesli adama bakıyorum. Yürümem için gözleriyle işaret ediyor. Onlara doğru yaklaştığım sırada. Öldürdüğüm adam arkalarında beliriyor. Kalbim küt küt atıyor “Hayır, hayır sen gerçek değilsin” diye bağırıyorum.
Annem ve babam biri sağ elimi öbürü sol elimi tutuyor, kalbime bir ferahlık düşüyor. Geçmişimde yer eden tüm acılar bir çırpıda siliniyor. Ve bembeyaz bir sayfa önümde beliriyor.
Annem ve babam ellerimden tutarak “Hadi oğlum, gidelim” diyor.
İlk gün ki gibi. İlk gün ki kadar sıcak. Bir çocuk edasıyla sıkıca kavrıyorum ellerini, hiç bırakmayacakmış gibi. Aynı anda adım atıyoruz.
Ve adımlarımızla bitiyor.
SON