
Bir adam varmış. Çok sevdiği eşini seneler öncesinde trafik kazasına kurban göndermiş. Bu adamın bir de dokuz yaşında kızı varmış. Adam eşini kaybettikten sonra üzüntüsünden hastalıklarla boğuşmaya başlamış. İçinden her ne kadar ölüp eşine kavuşmak geçse de bu dünyada küçük kızları için yaşama sorumluluğunu her zaman ensesinde hissediyormuş. Çünkü kızı daha çok küçük ve hayatın gerçekleri hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyordur. Dış etkilere karşı savunmasızdır. Geçen gün doktor kontrolündeyken doktoru adama yaklaşık 1 ay ömrü kaldığını söylemiştir. Bunun üzerine adamımız içinde yaşadığı dünyanın acımasızlığından bihaber küçük kızına bir mektup yazmaya karar kılmış ve kızına son hitap edişinde kağıt ile mürekkebi bir daha hiç yaşayamayacakları bir birlikteliğe çıkarmıştır:
Sevgili Mucize’me,
Öncelikle söylemek isterim ki, bu bir veda mektubu değil güzel kızım. Bildiğin üzere anneni kaybettikten sonra hep bir takım sorunlar ile yaşamak zorunda kaldım. Geçen gün doktoruma gittim. Kendisiyle sağlığım hakkında konuştuk ve bana ömrümün çok az kaldığını söyledi. Ben de sana ilerideki hayatında sana yardımcı olabilecek birkaç tavsiye vermeyi düşündüm.
Açık konuşmak gerekirse annenin ölümü ile birlikte kendi varoluşumu da kaybetmiştim. Hayatım anlamını yitirmişti. Kaza bundan birkaç yıl önce olmuş olsa da onun son sözleri hala kulağımda yankılanıyor. Yıllar zaman ile beraber akıp geçip gitti lakin ben orada kaldım. Sonsuzluğa kavuşmadan önce bana “Hayatım boyunca güzel bir eş oldun. Sadece eş olmadın yeri geldi çocuğum oldun. Sana anne gibi davrandım. Bana en içten duygularını açtın bir çiçek misali. Ben de sana şefkatimi verdim. Yeri geldi babam oldun. Sana kendini kötü hissettirecek bir şey yapmamaya çalıştım. Çünkü biliyordum ki hakkın ödenmezdi. Aynı zamanda en yakın arkadaşım oldun. Benimle ağladın, benimle güldün. Hayat zaten yeteri kadar acıydı ben de diğerleri gibi bu acıdan payımı aldım. Ama sonra seni tanıdım ve sen o acının ardından döktüğüm gözyaşısın. Seni arkadaşlarıma ‘ benimki bugün yine döktürdü.’ dediğimde mutluluktan ağladıklarımı bilirlerdi. Ben senin yüzünden kendi kendimi teselli bile edemedim. Köşeme çekilmeye kalktığımda sen benim için elinden bir şey gelmiyor diye düşünüp üzüldüğün gün benim içimden bir parça kopmuştu sanki. O günden sonra sana bir daha böyle haksızlık yapmadım. Hayatım sensiz daha iyi olamazdı. Başkasıyla sevinmektense seninle üzülmeyi yeğlerim. Sonuçta, herkesle güzel zaman geçirebilirsin ancak zor zamanlarını paylaştığın kimseler özeldir değil mi ? Sanırım bana ayrılan sürenin sonuna geldik, Tanrı beni çağırıyor. Sana ardımdan çocuğumuzdan başka bir şey bırakamam. Zaten biliyorsun hiç bir zaman maddi şeylere bel bağlamadım. Sana güveniyorum demeyeceğim, çünkü biliyorum. Ona iyi bakacaksın. O bizim mirasımız. Benim sadece bedenim aranızdan ayrılıyor. Kalbim ve iyi dileklerim her zaman sizlerle olacak.”
O gün annene bir söz vermiştim. Sana iyi bir baba olacaktım. Kendimden hala emin değilim. Olabildim mi bilmiyorum. Belki de onun düşündüğü kadar iyi biri değilimdir. Ben sadece bir baba olarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Sen her ne kadar yaşam dolu bir çocuk olsan da bir o kadar da olgundun benim gözümde. Bu yüzden seninle hep büyük bir insanmışsın gibi konuştum. Neden mi öyle konuştum? Birbirimizi ne kadar teselli edersek edelim sen de anneni özlüyor, her çocuğun hakkı olduğu gibi sen de onun kolları arasına girmek istiyorsun. Bunu bana hiç söylemedin ama ben anlarım. Gülüşün nasıl oluyor da böyle güzel sanıyorsun? Gerçek acıyı tatmış kimselerin acıları yüzlerine vurur. O zaman da ortaya eşsiz bir manzara çıkar. Acının tatlı tebessümü dedikleri şey tam olarak da budur.
Sana karşı her zaman açık olduğumu biliyorsun güzel kızım. Bu satırlarda da öyle olacağım. İlk olarak anneni kaybettiğimizde yüreğim öylesine yanmıştı ki bu yangın bir daha sönmez sanmıştım. Adeta kül olmuştum. Hayatımın bir daha düzene gireceğinden bile şüpheliydim. Artık benim için zaman acılarla akıyordu. Sonra sular biraz durulunca düşündüm de ben artık eskiden olduğum kişi değildim. Artık bir babaydım. Sana karşı yerine getirmem gereken sorumluluklarım vardı ve senin sayende küllerimden tekrar doğdum. Ve bu sorumlulukların en önemlisi seni hayata hazırlamaktı. Kendi kendime “Seni nasıl hayata karşı daha dirençli, güçlü birisi yapabilirim?” diye düşündüm. Hayatın akışına karşı rastgele sürüklenmemeni nasıl sağlayabilirdim?
Hemen hemen herkesin kendince acıları var canım. Şunu da kabullenmelisin ki acı ruhsal gelişimimiz açısından bir nevi ilaçtır. Göreceksin ki gerçekler yeterince acıdır. Ben de iyi olabilmek için hayatın gerçeklerini ruhuma özümsemeye çalıştım. Ardından gördüm ki bilgelik acıyı getirir. Bilgisi artanın acısı da artar. Acın arttıkça da büyümüş olursun.
Ben senin yaşlarındayken kendimi yalnız hissederdim. Kimse beni anlamazdı, ya da ben anlatamazdım. Elimden olmayan sebepler yüzünden hak etmediğim davranışlara maruz kaldım. Çünkü farklıydım. Farklı isen seni içlerine kolay kolay almıyorlar. Herkesin olduğu gibi benim de uzun sürecek olan arkadaşlıklara ihtiyacım vardı. Bu yüzdendir ki çevremde her zaman farklı insanlar aradım. Çünkü bu benim için uzun soluklu ilişkilere işaretti. Normallerle yapamazdım zaten. Çevreme baktığımda da neredeyse hepimiz bir parça deliliği içimizde besliyorduk. Onu aç bırakmamalıydık. Hayatımızı ne daha ilginç, keyifli kılmışsa çoğu onun sayesindedir. Sen de içindeki o duyguyu aç bırakmamalısın. Zaten annen ve benden ne kadar normal bir insan beklenirdi ki? Bu konuda sana güveniyorum. Bu hayatta büyük imtihanlara tabi tutulan kimseler Tanrı tarafından seçilmiş kimselerdir. Bu Tanrı’nın onlara diğer kullarından daha çok güvendiğinin en somut kanıtıdır. Senin imtihanın da hiç hafif sayılmayacak olmasından sebeple Tanrı’ya hem merhamet dileniyor ve kendimi seçilmiş kişilerden birisinin babası olduğum için şanslı görüyorum. O sana güveniyorsa benim güvenmemem için bir sebep yok…
Nice
Teşekkür ederim 🙂
Güzel bir konusu var gibi ama keşke mişli geçmiş zamanla yazmasaydın, bu daha çok öykü gibi olmuş
Zaten gerisini de getireceğim bu satırların. Hikaye gibi olması okurun aklında daha canlandırılabilir bir manzara bırakabileceğini düşündüm. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.