EdebiyatŞiir

Mazmun

Kırık bir şiir dizesi gibiyim

Kendimi bir sonraki satırların kollarında bulurum

İmge dünyasının hülyasında kaybederim kendimi

Duygu yüklü mazmunları aramakla geçer günlerim

Her bulduğum mazmuna kalbimdeki kırmızı boncuklardan veririm.

Sorgusuz, sualsiz çarpar ellerim.

Üç harften oluşan bir sırrı yerleştiririm,

Mazmuna verdiğim her boncuğun içine.

Mazmun çözemez sırrı

Kafiyenin peşine takılmış gider,

İçimdeki koruyucu melek dışarı çıkar,

Yarı yolda kaybolur yardım etmek için verdiğim her ipucu. 

Mazmun şekil diye bağırır

Bense anlam der, dururum

Israrcılığımı acizlik olarak görür.

O an bütün kotasını doldurur mazmun

Verdiğim bütün boncukları almak için

Karış karış bütün satırları yoklarım.

Bulamam.

Artık ne mazmun kalmıştır elimde

Ne de duygu dolu boncuklarım

Biçim uğruna şiirden atılan uyumsuz bir kelime gibiyim.

Ara söz niyetine bile kabul etmezler beni

Hükmüm geçmez kafiye uğruna beni

Gözden çıkaranlara.

Bozuk saatin rakamlarında anlam arayışına çıkarım,

Yer edinmek için yine boncuklar veririm,

Bu boncuklar bu sefer temkinlidir. 

Rakamlar beni aralarına kabul eder

Bir süre sonra ruhum daralır;

Yelkovanın gürültülü sesinden,

Akrebin materyalist yürüyüşünden,

Rakamların kardinal değer tartışmasından.

Vazgeçerim.

En sonunda yarım kalmış ukdelerimin gölgesinde

Yaşayan bir sözcük olurum.

Anlam arayışını, devrik cümleleri bırakırım.

Kalkandan ördüğüm kulenin içinde

Yalnız bir sözcük olarak yaşarım.

Gamze Şepik

" Ruhumu gömdüğüm yer hala belli. Güneşi özledim, sonra seni Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım."

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu