Dizi&Filmİncelemeler

Batman: Under the Red Hood – Travmayı Atlatabilmek ya da Benimsemek

Travma.  Travma ile belki çocukken bir karanlık sokakta ailenizi kaybederek, belki de hayatınızın ortasında sevdikleriniz tarafından yapayalnız bırakılarak karşılaşırsınız. Nereden başlarsa başlasın, ucu ruhunuzun derinliklerine kadar uzanan bir yara bırakır. Ve bıraktığı yara kadar onunla nasıl başa çıktığımız da bir o kadar önemlidir. Öyle ki bizleri oluşturan, kişiliklerimizi tanımlayan ve tamamlayan şeyler olabilirler. Bazılarımız bu travmaların arkasında bıraktığı yara, keder ve nefret tarafından ele geçirilir. Bazılarımız ise bu travmaların ötesine adım atabilmeyi başarır. Bize bu deneyimi yaşatan şeyin ne olduğu da bir o kadar önemlidir. Acımasız birisi tarafından ruhunuz mu tüketilmiştir, yoksa en güvendikleriniz tarafından yarı yolda mı bırakılmışsınızdır? Seçenekler farklılaşabilir, evet. Fakat tek bir ortak gerçek vardır: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Merhaba değerli okuyucular! Gerilim dolu girişimi mahsur görün. Yazının bağlamına uyuyor diye tamamen, e tabii ki bir de ben okuyucuyu yazının içine çeken ağırlıkta girişleri seviyorum. Peki, nedir bu bağlam tam olarak? Birçok gerilim ögesi aslında, sonuçta söz konusu karakterimiz Batman. Kendisinin, her insanın az veya çok hâli ile yaşadığı sorunlara göğüs gerebilmesi ve bu sorunların üstesinden gelebilmesiyle bizlere de ilham vermesi onu tanımlıyor. Fakat ya Batman bu sorunların üstesinden gelemeseydi, ya Batman başarısız olsa ve hatta deneyimlediği travmanın, sahip olduğu öfkenin onu tamamen ele geçirmesine izin verseydi? Bugünkü tezim, bu sorunun cevabını belki de en açık bir şekilde ortaya koyan Batman: Under the Red Hood animasyon filmi üzerine olacak. Film sahip olduğu karakterleri ile harika bir hikâye anlatım tarzına sahip çünkü karakterleri dopdolu kişiliklere ve ideallere sahip, dolayısıyla benim yazım da bunları incelemek üzerine olacak. Spoilerlar var, demedi demeyin.

Geri Dönüşü Olmayan Bir Yol

Her şeyden önce sanırsam bu hikâyeyi neden bu kadar değerli bulduğumu anlatarak başlamalıyım. Bu filmi yalnızca başarılı bulmuyorum, bayılıyorum adeta. Ortaya koyduğu anlatım tarzı o kadar değerli ki bu filmi, süper kahraman animasyon filmlerinin en başarılıları arasına koyuyor adeta.  Ve bu da karakterlerin çok incelikle işlenmiş olmasından geliyor. Şöyle ki Batman’in özel olması, fiziksel becerileri ve insanüstü başarılarından çok sarsılmaz bir inanca, asla çiğnemediği bir kurala, asla ötesine gitmediği bir çizgiye sahip olmasından geliyor. Ve böyle bir karaktere rakip olacak bir düşmanı sahneye sokmanız gerektiğinde kendisinin de ideolojik olarak Batman’e meydan okuyacak bir duruşu olmalıdır. Filmin ana kötüsü Red Hood’u ve böylelikle de filmi de değerli yapan şey de tam olarak bu çünkü yalnızca Batman’e meydan okumakla kalmayıp, bir yandan da kendisine neredeyse her yönden benzerlik gösteriyor, tabii bir nokta hariç: Kendisinin bir kurala sahip olmaması. Batman’in bizzat kendisi bu kural için “Eğer o ince çizgiyi geçersem, asla geri dönmem” diyerek açıklasa da öldürmekten korkmayan bir Batman nasıl olurdu sorusunu cevaplamıyor. İşte bunun cevabını da en iyi şekilde Red Hood veriyor.

Bizzat Batman tarafından eğitilmiş olmaktan gelen dövüş tarzıyla, stratejileriyle ve kendine has teçhizatlarıyla film boyunca sanki Batman kendini kovalıyor gibi hissediyoruz. Gerçekten de Jason, film boyunca bir zamanlar Robin olduğunu ve artık bundan daha öte derecede bir acımasızlığa sahip olduğunu kullandığı yöntemler ile gösteriyor. Ama belki de en önemlisi ise, kendisinin Batman gibi kırılmaz bir kurala sahip olmamasıyla ve yeri geldiğinde suçluları göz kırpmadan öldürmesiyle gösteriyor. Ayrıca aralarında geçen diyaloglarda birbirlerine ne kadar da yakın olduklarını görebiliyoruz. Kullandığı yöntemlerden ötürü kendisinin de sıradan bir suçludan farkı olmadığını söyleyince Batman’e “Haklısın. Suçu durduramazsın, senin hiçbir zaman anlayamadığın şey de buydu. Ben suçu kontrol ediyorum.” demesiyle bunu damgalamış oluyor. Ve bu hâli ile Red Hood, gerçekten bir gün Batman kontrolünü kaybeder ve intikam tarafından ele geçirilirse neye dönüşeceğinin harika bir sembolü olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca bu durum, kendisine Batman’in ideallerini sorgulayabilme hürriyeti veriyor ki bu da ekranda izlemesi harika olan bir ahlaki çıkmaza sebebiyet veriyor. Ek olarak, Red Hood bu kuralı eleştirebildiği gibi, kendisi de Gotham’ı kurtarmak için kendi acımasızlığını gerekli görüyor. Böylelikle de Batman’e karşı koyabildiği kadar ona da ne kadar benzediğini gösteren bir nokta daha yaratıyor.

Gotham’ın Hak Ettiği Kahraman Fakat İhtiyacı Olan Değil     

Peki, birbirine bu kadar yakın iki karakteri, bir yandan da birbirlerine bu kadar zıt ve uzak yapan şey nedir? İnançlarının ne kadar birbirine uzak olduğudur. İki karakterin yüz yüze geldiği zaman ortaya koyduğu en değerli şey de bu. Yöntemleri ve duyguları ile birbirlerine ne kadar yakın olsa da bu iki karakter, tıpkı bir madalyonun iki yüzü gibi birbirlerine ideolojik olarak uzakta ve zıtlar. Ve bu durum, yüzleştikleri her sahneyi daha değerli kılıyor. Red Hood, Gotham’ın yolsuzlukla dolup taştığını, suçun engellenemeyeceğini ve bu yüzden şehrin kendisine ihtiyacı olduğunu söylerken, Batman ise tehdit ve cinayet ile duruma yaklaşmanın onları sıradan bir suçludan ayırmayacağını söylüyor. Aynı amaca ulaşmaya çalışan bu iki karakterin bu kadar radikal oluşu, karakterlerini oluşturan baş “neden”. Fakat bu görüşlerinin karakterlerine bir de etkisi, tabiri caizse bir “sonucu” var. O da bu iki karakterin filmdeki en önemli temalardan biri olan travma ile nasıl başa çıktıkları.

Normalde Bruce gibi birinin, yani küçüklüğünde ebeveynlerinin, gözleri önünde öldürülüşünü izlemiş ve bunun üstüne suçla savaşmaya karar vermiş birinin suçluları öldürmeye meyilli oluşunu bekleriz. Birçok anti-kahraman stereotipi de bu şekilde yaratılır zaten. Hayat onlara karşı acımasız olduğundan, onların da hayata karşı görüşleri acımasızdır. Fakat Batman’i ayıran nokta da bu acımasızlığın kendisini tüketmesine izin vermemesidir. Çünkü her zaman bir seçeneğimiz vardır, bizlere travmayı yaşatandan farklı olmamız ve her zaman doğru olanı yapmamız gerekir, bu yüzden ne kadar cezbedici olsa da Batman öldürmez. Travması belki ona Batman olması için motivasyon verir fakat asla silahı olmaz. Öte yandan Red Hood’u, Batman’in idealist dünya görüşüne kıyasla daha realist yapan ise, travmasını asla atlatamaması hatta travması ile bütünleşmesidir. Çünkü birilerinin de başkalarına travma yaşatan kişilerden intikam alması gereklidir, birilerinin de hak edilen değil fakat ihtiyaç olunan kahraman olması gerekir.

Her Türlü Katil Olduğunuz İmkânsız Bir Seçim

Filmde son yüzleşmenin gerçekleştiği sahne o kadar değerli ki sırf o sahneye özel bir yazı yazabilirdim gerçekten. Film boyunca gördüğümüz her şeyi toparlayan, gerçekten duygusal ağırlığı olmasıyla ve müthiş derecede kaliteli diyalogları ile karakterlerin de motivasyonunu en iyi şekilde ortaya kayan sahne. Ve bu motivasyon da filmin son anına kadar dünyanın en iyi detektifi için bile bir sır olarak kalıyordu ki açığa çıkma sahnesi incelikle işlenmiş. Yani Jason neden yıllarca Robin olmuş olma geçmişini bırakıp bir anda katile dönüşüyor? Ölümden dönmüş olması mı onu delirtti, her zaman zaten suça meyilli idi ve bu kaçınılmaz mıydı, yoksa en güvendiği, babası gibi gördüğü kişi onu kurtaramadığı için mi nefret dolu? Kendisinin de söylediği gibi durum aslında çok daha basit ve yıkıcı. Jason, Bruce onu kurtaramadığı için ona kızgın değil, kendi canını alan katilin hala hayatta olduğunu gördüğü için kızgın. Kendinizi onun yerine koyun. Yıllarca bir sürü suç işlemiş, onlarca insanın hayatına bedel olmuş birisi işkence ederek canınızı elinizden alıyor ve doğaüstü yollarla bir şekilde hayata döndüğünüzde babanız gibi gördüğünüz kişinin sizin intikamınızı almaktansa katilinizin canını bağışladığını görüyorsunuz. Siz de ihanete uğramış gibi hissederdiniz, değil mi? Bu yüzden Jason’ın, neden kalbinin kırıldığını ve bunun ötesinde de neden intikam ruhu tarafından ele geçirildiğini görmek mümkün oluyor.

Ancak her şey için geç değil. Şimdi Batman bir seçim yapmak zorunda, elinde bir silah var ve eğer bir seçim yapmamayı seçse de günün sonunda katil olacak. Tabii Batman normalde kazanma şansımız olmayan felsefi çıkmazlarla karşılaştığında dahi kazanmanın bir yolunu bulan birisi. Dolayısıyla biraz psikolojik baskı ve biraz da insanüstü refleksler ile herkesin sağ çıkmasını ve bir seçim yapmadan durumu sonlandırabilmeyi başarıyor fakat filmde gerçekten seçim yaptığı bir an daha var ki yazımı bitirmeden önce sizi bunun üzerine düşünecek bir şekilde bırakmak istiyorum. Patlayıcıların açığa çıktığı anı hatırlayın. Tam olarak bina havaya uçmadan önce, kendi becerileri ile engelleyemeyeceği bir durum olduğu kesinleşince, yani gerçekten bir seçim yapmak zorunda olduğunu anlayınca Batman, Jason’ı kurtarmaya koşuyor, Joker’ı değil. Tabii, seçimin kendisi şaşırtıcı değil ancak günün sonunda Batman’in de bir seçim yaptığı gerçeği önemli. Bununla birlikte de insanın aklına Joker’in delilik hakkındaki ünlü sözü akla geliyor. Hepimiz gerçekten de aklımızı kaybetmekten veya bir katile dönüşmekten yalnızca bir kötü gün kadar uzaktayız. Ve sizce tüm çılgın başarıları ile Batman’in akıl sağlığı ne kadar sağlam, acaba bir gün o da mı geri dönüşü olmayan bir yola sapacak?

Son olarak da hakkını vermeden geçersem ayıp olurdu ki seslendirmenler harika bir iş çıkarmışlar. Gerçekten kalbi kırılmış Jason karakterinin sesindeki öfkeyi ve hüznü Jensen Ackles hissettiriyor. Öte yandan, çizgi romandan filme adaptasyonu da çok başarılı olmuş olduğundan burada yönetmeni de tebrik etmek lazım. Şu hali ile gerçekten sırf Batman animasyon filmleri arasında değil, tüm süper kahraman animasyon filmleri arasında zirveyi dolduran filmler arasında ve herkesin mutlaka izlemesi gerektiğini düşünüyorum, tavsiye ediyorum.

Sizler ne düşünüyorsunuz?

Efe Ayan

Başta edebiyat olmak üzere bilumum sosyal bilimlere ilgilidir. Eğer kedi severek dizi veya film eleştirmiyorsa kendisini @efelaruse olarak sosyal medyada bulabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu