Işıksız gün doğumlarını selamladığım bambaşka bir sabahın bilmem kaçıncı günaydınından… En son hangi gecenin güneşiydim kim bilir… En son hangi mevsimin ılık ve zamansız yağan yağmuru? Sonrası kendi fırtınalarıma teslim edildim. Isındığım tüm kalplerin sonu hep bir “Kardan kadın” hikâyesi. Başkalarına dört mevsim bahar/yaz olan hayatları ben bir miktar parçalı bulutlu yaşadım.
Şimdi bir yerlerde güneş açsa ben yine üşürüm. Karlakarışık yağmurlara, bitimsiz fırtınalara teslim olan hayatıma değen her sıcaklık, bundan böyle yerini yadırgayacak.
Beni yanlış anlamanızı istemem. Bu saatten sonra iklimime gelen aydınlık ne varsa sade bir minnetle devam ederim günlerime. Karanlık, loş ve harabe geçen günlerime.
Birazdan gün batacak. Hazır mevsimiyken şöyle “Aralıksız” seyredebileceğimiz bir film seçelim mi? soğumuş bedenlerimizi ve ruhlarımızı bir nebze olsun ısıtır belki de. Ne dersiniz? Çaprazımdaki kanepenin yanında duran abajur kadar bizi aydınlatmayan kim varsa aksini orada bulacağımız. Ayazsız, fırtınasız, yağmursuz, dört mevsim bize ait güneşleri olan.