DenemeEdebiyat

Arafta Kalmanın İnsanlık Hali

Ölümle yaşam arasındaki o incecik çizgide yürüdüğümüzü düşünelim bir an. Yere çakıldığımızı hayal ettiğimiz an mı yaşadığımızı anlarız ki. Yani şimdi en büyük rüyalar uyanmakla mı başlar?

Dumanı henüz üzerinde tüten kahvenin yudumlarındaydı hayallerim. Sulusepken buğulu camlarda kendini göstermeye çalışırken mevsimleri anlamaya çalıştım. Çok çalıştım. Baktım cevap yok el mahkum ben de mevsime alıştım. Hiçbir kelimeyi benimseyemezken kalemim, kışın mahkumiyetine esir etti kendini. Düşünün ki evden dışarı çıkamayan bir siz bir de havaya teslim olmuş zavallı düşleriniz.

Nedense hep bir sır saklı diye düşünürüm kış için. Öylesine kasvet yüklü öylesine sisler altında bırakır ki insanı, nefes almaya mecaliniz dahi kalmaz. Bırakın geleceğe dair yorum yapabilmeyi geçmişin bile neredeyse kolu kanadı kırık. Belli ki yağmurun eli kolu pek uzun kışa davetiyeyi çıkaran bir tek o. Hatta bana kalırsa mevsimlerin de en sevimsizi, gerçi kimine göre de mevsimlerin en sır küpü olanı.

Belki de hava departmanının en alt kademesinde kış. Hapşırsak sebebini ona bağlar, sorgusuz sualsiz yapıştırıveririz etiketi. Hatta koyarız kapının önüne yakasından tutup. Sorumsuz çocuk yaftasıyla yorumlar, keseriz biletini. Kim bilir belki de besin zincirinin alt safhasıdır. Hem etçil hem otçul, hatta çokça tokçul. Açları görmezden gelirken sanır ki herkes tok. Halbuki insanlar paylaşamaz olmuş ekmeğini. Yüreğinin kapısını dahi açamayan insangillere nasıl denir ki kapını aç. Tek yürekte toplanamamışken mevsimler, ayrı ayrı da yapamıyor ki be mübarek.

Mitoz da mayoz da bölünemiyoruz ki biz. Zihnimizde dönüp duran tilkilerin kuyrukları birbirine değmemeye çalışırken kahvenin dumanı çoktan sönmüş. Yürek kepenklerini kapatmış, kulaklar çoktan sağır. Tanımaz olmuş gözler beni, seni, onu. Kim mutlu? Kim mutsuz? Kışın verdiği hüzün zararına yaşatıyor insan-ı kamili. Camdan akan yağmur damlalarını izlerken sanırsın hayallerin tek tek eriyip gidiyor. Meğerse damlalar birbirine yol verip yok olmaları için öncülük ediyor. Atom bombası misali yağmur düştüğü hayali yakıp kavuruyor. Geçmeyen saniyeleri saymaya, yetmeyen zamanı savurmaya, atmayan kalbi yaşatmaya çalışan camdan evler inşa edilmiş çoktan. Ben diyeyim bir, sen de bin yıl yaşlanıyor insan aldığı her yudumda.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu