
Farklı olmak normal olmaktan daha mı iyi acaba diye bazen kendime soruyorum. Bu soru beni binlerce düşe götürüyor istemsizce. Herkesin ait olduğu bir yer vardır. Bir gün dereden su almak için indiğimde suya dokununca o an bütün insanların orada olmadığını bir tek doğa ile ben baş başa kalmışız gibiydi. Sanki elim derenin içindeyken parçalanıp dereyle bir akıp gidiyormuşum gibi. Ya da gökyüzüne baktığımda ona dokunmak istiyordum ona ulaşmak istiyordum. Doğaya ve gökyüzüne ait olduğumu anladım. İnsanlardan huzuru aramıyordum huzuru istediğim zaman onlarda buluyorum. Bazı insanlara soruyorum ulaşmak istedikleri şeyi ama aldığım cevaplar aşk, sevgi vb. şeylerdi. Neden ben gökyüzüne ulaşmak istiyordum neden onlar gibi normal şeyler değil de farklı şeyler istiyordum. Ve sonra fark ettim ben artık kendimi biliyordum neyi istediğimi neyi hedeflediğime ve anladım ki ben bazı insanlar gibi farklı olmanın huzurunu yaşıyordum.
Normal insanların imkansız gördüğü şeyler bizim için imkanı yüksekti aslında. Sadece kendimizi tanımak ve nereye ait olduğumuzu anlamamız lazım. O yüzden de ruhumuzu bedenimize ayak uydurmasını izin vermeyip bedenimizin ruhumuza ayak uydurmasını sağlamalıyız. O zaman işte her şey değişiyor dünya gözümüzde farklı bir boyut alıyor.
normallik otoritelerin insanları koyunlaştırma çabasıdır, farklılık ise insanın doğası ve kendisi olma iç güdüsünden fazlası değil. farklı değiliz, değilsiniz, değilim… insanız ve kendimizin farkına varmaya çabalıyoruz o kadar.
bu yazı bana insan olma çabasının bana özgü olmadığını hatırlattı sağ olun.