Nokta sevmem, ama virgüllerle aram iyidir, genelde her şeyim yarım kalır çünkü, hayatımda bitirebildiğim hikaye yok, kalbim yarım kalmış acılarla dolu. Tam olarak bu melankoliyle selamladım Eylül’ü.
Yazın gürültüsünü azalttım biraz, hırkaları çıkarttım, çok gaza gelip kadife çantamı taktım, sonra çok abarttığımı farkettim, havanın hemen soğumasını istedim belki de arada uçan kuşları seyrettim balkonda, arada onlar gibi olmak istedim. Yazı herkes çok sever, bende öyle, ama kışın sakinliği ve düzenini daha çok severim. Ne de olsa Başak burcuyum, sürekli dağıtmayız biz, sık sık toparlarız… Bazen insan depresyona girdiğini anlamaz, hani mevsimsel geçiş der, yorgunluk der, saçlar dökülür tırnaklar bozulur, yalnız hisseder ama farketmez ya, iyiyim der ama o hüzün öylece durur orda. Eylül bana biraz böyle hissettiriyor. Tam siyah değil, beyaz da değil, gri sanki. Yine de vazgeçmemek lazım, eylül tavsiyeleri okuyun, saçlara tırnaklara iyi bakalım, mevsim geçişi deyip üşütmeyelim, bitki çayı içelim 🙂
ama en önemlisi, sevdiğiniz herkese kocaman sarılın, kaybetmeyin, eylül kışın öncesinde gelen umuttur, kışı getirir de, gideni geri getirmez.