Bu dünya ağırlaşan bir duman dudaklarımda
Oysa ben bir çiçektim zamansız koklanmış,
Koparılmış!
Gitmek vakti gelmiş eski bir lisanda…
Susulmuş,
Kimdir ki hala o ekmeğin karası ağzında
Hala suyun sıcağı
Toprağın soğuğu
Ve baktığında gören bir adam
Anlamsız!
Hayat…
Gün ışığı
Çekilmiş perdeler kemanların tellerinden.
Kaba saba ve kavgaları
Koskoca duvarda bir kurşun deliği artık dudaklarım.
Akdeniz akar içinden,anam akar, kapkara gözlerimin nisanları
İbrahim’in ateşi ve şu doyumsuzluk.
İbrahim!
Aldığın nefesten aziz bir insan var görmez misin ?
Benim anam toprak, ekmeğim ölüm
Ve mayasında değil bu dünyanın suyu,
Göz yaşı…
Ah İbrahim…
Gitmek vakti gelmiş eski bir lisanda
Bu dünya artık ıssız bir siyah
Bir çift gözün çeperinde, bir balığın pulunda kalmış renklerimiz
Sular çoktan içilmiş
Lokmalar yutulmuş
İnsan…
İnsan ki unutmuş eski bir lisanda…
Emeğine sağlık.
Bu şiir için puanım 8.95