Deniz kenarında yürüyordum, ayaklarıma değen dalgalarla hafif esen rüzgarın karmaşasında, kendimi özgür hissetmeye başlamıştım. Salyangozlar ve sümüklü böcekler, yengeçlerle kavga ediyor, bir köpekbalığı, yunusla dans ediyordu. Kumdan kaleler öylesine büyüktü ve hayretler içinde kalmış ölü bir peygamber devesi gibi bana bakıyordu. Duvarlarında kan kırmızı gözler saklıyor, içinde ahtapotlar kollarını birbirine değdirip duygularını paylaşıyordu. Kale yıkıldı, ben uyandım.
İMDB puanı 3 olan filmler izledim. Sonra kendimi öldürmeyi denedim. Şiir yazdım, dünyayla savaştım, bir ara Hiroşima’ya gittim sonra baktım ki Paris yanıp yıkılmamış, bir bomba hazırladım yıkmak için, elimde patladı. Kendimle birlikte 3 kişinin ölümüne sebep oldum ve bir kez daha uyandım.
Elimi yıkadım yüzüm kirli kaldı ama dişlerimi fırçaladım. Dünden kalan çayı ısıtıp içtim. Kurumuş tütünden sardım. Acıydı tadı, boğazımda ağrıyor, hasta hissediyordum. Duvarlara baktım, renkleri değişiyor. Harfler üzerime geliyorlar ellerinde bıçaklarla. Kirpiler hiç bir şey yapmadan izliyorlar. Halbuki kirpiye benzetirdim bazen kendimi. Neden durup izliyorlardı? Ben kaçmaya çalıştım, pencereler kapandı, camları kırdım. Balkonum iki adımdı aslında, ben adım attıkça uzuyor, kirpiler bana yetişmeye çalışıyor, harfler kana susamış. Koştukça yükseliyorum, yükseldikçe harfler daha da büyüyorlardı. Sonra uyandım.
Bir sigara sardım, içtim nefret ederek. Tadı acımıştı, kuruyan tütünden çıtırtılar geliyordu. Baktım olacak gibi değil çiğnemeye başladım tütünü. 666 yıldır yapılmamış şeyleri araştırdım, kelimeler benimle kavga etmek istiyormuş, arka sokağa çağırdım, 29 kişi geldiler. Dayak yiyen ben oldum. Resimlere fotoğraf, fotoğraflara resim demişim, bundan patladı mevzu. Sonra bir daha uyandım. Yataktan kalktım baktım hala yatıyorum. Kendimi dövdüm, bir kez daha uyandım. 3 kişi olmuştuk, hep birlikte kalkıp intihar ettik. Yine uyandım…