Acım, acımdan ötürü
Sancım, ruhumdan gelir.
Özrümden büyük kabahatim
Bir türlü sevemedim kendimi.
Sevemedim
Sevdiklerimi seveceklerim kadar.
Yorgunluk değil
Anla!
Bıkkınlıktan her şey.
Yetti duamın dilden çıkışı
Yetti dilendiğim dilek
Yetti eşrâfsızca yaşanan her şey
Yetti gördüğüm aynı izler.
Aynı serzenişler
Aynı sağırlıklar.
Fakat fazlasıyla duymuşlar
Duymuşlar da öyle kaçmışlar.
Kötü olacakmış
Cebine para koyacakmış,
Aman ne bahtsızmış
Biraz da duygusalmış.
Değişimin kendisinden öğrenmiş.
Eskinin klişe,
Sözlerin demode olduğunu
Kalmamış izleyecek başka yolu.
Tanıdık yüz görünce değil
Görmeden evvel de
Öyle yürürmüş
Sırıta sırıta.
Kışmış yazmış
İlkbaharmış
Sonbaharmış
Hep aynı şeyleri yazarmış,
Yılların tozlanmış yıllığına.
Biraz da acımış
Hiç dokunulmamış
Dudak kenarından taşan acısı.
Şavk da zifir de bir olmuş vücudunda,
Dökülmezmiş bir türlü yanağından
Dökülemezmiş inci inci taneler
Tutarmış da içinde
Taşamazmış deniz derya gözlerinden.
Ahıymış kendine ettiği,
Eziyeti işkencesi iyiliği
Bozmuş kafasını doğru bellediği şeylerle
Edermiş durmadan kendine bedduasını.
Az kalmış
Daha fazla sabredemezmiş
Yaşamının fazlası fazla gelmiş.
Başlamış yine keçileri kaçırmaya…