Ayrıldığımızda,
Belki de anneme söylememeliydim.
Salçalı ekmeğe kanıp,
Unutmuştum seni o gün.
Yeşil sarmaşıklar gibi,
Dolambaçlıydı okul yolu.
Beyaz yakalı mavi önlükler içinde,
Serbest Bahçeye uğrayıp ekşi elmadan,
Koca bir ısırık alır gibi,
İçimi ısırdı durdu yokluğun.
İlk göz ağrım, ilk dudak büküşüm,
Şükran…
Adın hala çınlayıp duruyor hiç yerlerimde,
İlk terkedilişim,
Bak büyüdüm ben.
Üstelik adını ıssız bir şiire konu edecek kadar
Biraz lüzumundan fazla büyüdüm.
Hayal meyal hatırlıyorum.
Griye yakın bir yerdeydim.
Sonra keskin bir virajda sarpa sardım.
Artistlik düşler kurmayı bırakıp,
Münzevi Piçler Dergahında,
Biraz solcu biraz orta yolcu
Fakat her defasında sonuncu oldum işte.
Varsın ziyan olsun ömrümüz.
Ne çıkar.
Hem bir dirhem iki çekirdek değilmiydik.
Yani henüz çocukken o zamanlar.
Üstümüzde kırmızı çizgili sarı bir kazak
Ayağımızda siyah lastik ayakkabı
Ve post-modern aşkları teğet geçerken
İki bine doğru,
Gizli ve müzmin bir el yordamıyla
Büyüdüm vakitsiz.
Akşam oluyor.
işte akşam.
Ve ben kendi yaramın gölgesine sığınıp,
Ağlıyorum hüzün karası çocukluğuma.
Muazzam
Hani insan,rüzgarı teninde tüm sertliğiyle hisseder ya, şiiri kalbimin tüm derinliklerine kadar hissederek okudum. Tek kelimeyle harika♡