
tüm ürkeklikler benim soyumdan gelir
kendimce savaşımdır
dilimin tutukluğu
isyanlar cürmüm kadar
beni yakar
kimse karışmasa yaşarım on bin yıl kadar
korkularıma tutsak
hoyratlıktan uzak
geç kalıp insan olmaya
solukların titrek boğukluğunda
yaşamışsam da asırlarca
önem arz etmemiş
yaşamak sandıklarımla
hüsrana uğratmışım insani yargıları
kimselerin kimsesiyken öte taraflardan
dar gelmişim dünyama
yer etmemişken dünyada
yakmışım bujisini hoyratlığın
sesimi çıkarmadıkça
hiçlikte kılıf bulup benliğime
mabed saymışım sessizliğin gösterdiği yalnızlıkları
ürkeklikler benim soyumdan gelmiş
fazla ciddiye almışım dünyayı
hayat yaşanacak kadar güzeldir, gerçek korkaklar kendilerini bu yalanla kandırır derler orasını bilemem. intihar etmek ya da hayatının son bulmasını dilemek bence en büyük korkaklıktır, sonuçta bu da bir nevi kaçmak saklanmak mücadeleden korkmaktır. bizim kendimize sormamız gereken bu mücadeleyi verebilecek kadar kuvvetli miyiz?