Derken Karanfil Elden Ele
“Ailemizin öyküsü ‘bizim öykümüz’dür.
Hoşunuza gitsin ya da gitmesin bu bizim içimizdedir, bize aittir.”
Seninle Başlamadı / Mark Wolynn
278syf, Sola Unitas yay.
Hepimizin kendi kişisel geçmişinde dereceleri farklı olarak travmalarımız bulunmaktadır. Bu travmaların insan üzerindeki en yıkıcı etkilerinden bazısı ise ifade edememe yetersizliği ve yaşanılan şeyin hafızadan silinmesidir. Bu durum iyileşmeyi geciktirmesi nediyle gelecek yaşamlarımıza etkisini olumsuz yönde etkilemektedir. Ne zaman ki o durumu tetikleyecek bir olay, durum yaşandı farkında olmadan kendimizi o travma halkasının içinde buluruz. Öyle ki küçük bir olay karşısında verdiğimiz büyük tepkiler ya da büyük olaylar karşısında verdiğimiz küçük tepkiler bastırılmış olan ‘şeylerin‘ bilinçaltımızdan bilincimize yükselmesi ve tetiklemesidir. Anlamını bilmediğimiz ama bizi rahatsız eden her duygunun nedeni kendimizde, hücrelerimizdedir…
Bu yaşam formunda deneyimlerimiz aile içinde üç kuşak öncesinde başlamaktadır. Büyükanneniz annenize 5 aylık hamileyken sizi geliştiren öncü yumurta hücreleri zaten annenizin yumurtalıklarında mevcuttur. Aynı şekilde sizi geliştirmiş olan öncü sprem hücreleri babanız henüz annesinin rahminde bir cenin iken kendisinde mevcuttu. Büyükannenizin annenize hamileyken yaşadığı bir travmatik olay hücresel olarak annenize geçmekte, anneniz yaşamında bu travmayı tekrarlamakta, kendi tecrübesini size hamileyken hücresel olarak daha yoğun bir form kazanarak aktarmaktadır. Derken karanfil elden ele…
Kitabın 43. sayfasında şöyle demektedir:
“Babaya ait olan travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)’nin ‘anılarından kopmuş’ hissetme, anneye ait olan TSSB’nin ise çocuğun ‘sakin olma’ konusunda zorluklar yaşama olasılığını artıdığı bilinmektedir.’
Bu alıntı konunun sadece küçük bir kısmını oluşturmaktadır ancak çok yaygın olarak gördüğüm iki konu olduğu için buraya almak istedim. Buradan da anlaşılacağı üzere bu kitabı okurken anne ve babanızın deneyimlerini görmüş olacaksınız çünkü zaten onları siz kendi hayatınızda yaşadınız, yaşıyorsunuz. Bu durum acı verebilir. Bilinmeyen sırlar, çocukluğunuzu, önemli zamanlarınızı etkilemiş bir çok olayın nedenini artık anlayabilirsiniz. Bilgi zihni değiştirir, değişen zihin yüreği değiştirir, değişen yürek ise davranışları değiştirir.
Ailenizi nasıl gördüğünüz, aileniz ile aranızdaki bağ sosyo-ekonomik, psiko-sosyal ilişlilerinizi etkilemektedir. Anne veya babanız ile bağınız az veya kopuk ise onların yaşantısını, tecrübelerini üstlenmiş olabilirsiniz onlarla bir bağınız olur; “ortak bir bağ” kurulmuş olur böylece. Tüm insanlarla ilişkilerimizde bağlar oluşmaktadır. Takdir ederseniz ki en önemlisi anne ve babamız ile olan bağımızdır. Diğer ilişkilerde hayatımızdan çıkan yahut bizi rahatsız eden insanlarla bağları tercihe göre kesmek ya da şifalandırmak mümkün iken anne ve babamız ile olan bağı kesemeyiz sadece şifalandırabiliriz. Bunu imgeleme teknikleri ile başarmak mümkündür. (bunun için internette gezinti yapabilir veya kitabı alıp okumaya başlayabilirsiniz 🙂 )
Bir dert olmasın ki sevgili okuyucu çaresi olmamış olsun. Vaktini bekliyordur en fazla. Kitabı okuyunca geleneksel olarak yaygın olan yediğine, içtiğine, baktığına, konuştuğuna, dinlediğine, oturup kalktığın insanlara dikkat et anlamı taşıyan tüm söylentilere hak veriyorsunuz. Bu yazıyı okumuş olmak bile hücresel hafızanıza, bilinçaltınıza yerleşti ve gelecek kuşakları etkileyeceğine kuşkunuz olmasın. Belki kitap istedğiniz kadar verimli gelmeyecek ama siz okuyun, gelecek kuşaklarınızın o aktarılan bilgi ile ne yapacağını bilemezsiniz. Derken karanfil elden ele…
Yolunuz sevgi ile olsun, daima.
*Kitapta bilimsel olarak hücresel biyoloji, epigenetik, epigenetik katılım kavramları basit ve yalın bir anlatım ile aktarılmıştır.