Edebiyat

Etüt Odasında Gün Batımı

Mevsimlerden ilkbahar, aylardan mayıs… Buna rağmen dışarıda sert ve soğuk bir rüzgâr var. Saat 19.22’yi gösteriyor. Batmak üzere olan güneşin son ışınları yalnızca dağın tepesini aydınlatabiliyor. Dağın etekleri bir gölgeye teslim oluyor. Başında gri, lacivert, kara bulutlar geziniyor. Bunların ardına saklanmış beyaz bulutlar ve masmavi gökyüzü kendini ara sıra belli ediyor. Ağaçların henüz yapraklanmamış dalları rüzgârın güçlü uğultusu ile sallanıyor.   

Doğanın verdiği bu garip gün batımı manzarasını fark eden bir genç kız üşümesine rağmen bir anda yolun ortasında duruyor. Saçları savrulduğu için gözünün önünü göremezken fotoğraf çekiyor ve memnuniyet dolu bir ifadeyle yürümeye devam ediyor.     

Gün batımından bihaber etüt odasındakiler ise öylece çalışmaya devam ediyorlar. Bırak gökyüzüne bakmayı, başlarını kaldırıp pencereden dışarı bakmaya bile tenezzül etmiyorlar. Hepsi kafasını eğmiş, kambur bir pozisyonda hareketsizce oturuyor. Sesler duyulmasın diye pencereler sımsıkı kapanmış, yoldan geçenler görünmesin diye tül perdeler iyice çekilmiş. Onlar bu vaziyeti sürdüredursun güneş de boş durur mu, o sırada usulca ve sevinçle tutuyordu ışınlarının ellerini. Bir güne daha veda etmek ve yeni bir yolculuğa çıkmak için…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu