Gökyüzü’nün Tanrıçası
Günün son ışıkları da terk ediyor semayı
Üstelik ufkun şavkı ışıtmıyor artık gökyüzünü
Elimde diazem kokusu ve parasetamol yaprakları
Koca bir güz bitti gök tanrısı, neredesin ?
Sabah akşam yaptığım tek şey: düşünmek, düşünmek ve düşünmek
Uykumda dahi durmuyorum, durduramıyorum
Şeytana vesvese veriyor öylesine dolu içim
Aramadığım tek yere gitmeye korkuyorum gök tanrısı, neredesin?
Siyah kalın parkanın üstü tütün külleri
Silkeledikçe cehennem kurumları dökülüyor kayalıklara
Bu köhne yer bir zamanlar benim cennetimdi
İlahi erdemlerim tarumar oldu gök tanrısı, neredesin?
Denizin üstündeki bir mefta kadar huzurlu yüreğim
Zaten oldum olası suyun üzerinde yatmayı çok sevdim
Hem bu defa nefes almak da gerekmez, dalgalar mühim değil
Benlik hazlarımdan da geçtim gök tanrısı, neredesin?
Ve ufukta yine gün doğuyor ancak her yer karanlık
Sağıma soluma bakıyorum hiç insan da kalmamış
Bu defa avuçlarımda ellerin var, karşımda yüzün
Her seferinde daha silik düşün gök tanrısı, neredesin?
Söyle geleceğim, gökyüzüne ya da denizin dibine
Yeraltına veyahut bu dünyanın öteki denizlerine
Dün de, bugün de, ölene kadar ve daima
Gökyüzümü sen ışıtacaksın gök tanrısı, neredesin?