Yüreğimin derinliklerine gömdüm
En iyi duygularımı
Keşke uzayan gözümde
Yazdığım satırlar olsaydı.
Bir sis var ki önümüzde
Her şeyi yıldıran, yolumuzu karartan
Geçmiş sancılanıyor ruhumuzda
Bir rüyanın fısıltısından ve özleminden.
Keşke silinip giden
Güven veren gözyaşlarımız olsaydı
Bir ok gibi yüreğimizi parçalayan
Tebessümün ardındaki yakınlık olsaydı.
Karanlık bir rüzgar var
Yağmurun kokusunda zamana sirayet eden
Bir akşam esintisinin yalnızlığında
Zihnimizi dağıtan, kedere mahkum kılan.
Zaman nasıl da geldi geçti
Yalnızlık yüreğimize işlendi
Sabır bir bekleyişin anlamıydı
O da bir sevgiye muhtaç kaldı.
Sessizlik kuşattı etrafımızı
Mesafeler zihnimizde imkansızlaştı
Bir fotoğraf yüreğimizi ısıtmaya yetti
Fakat ne dirayet,
Ne de bekleyecek güç kaldı.
Ne bitmek bilmezmiş bu mazi
Hicranı yüreğimize dert oldu
Sabrımıza eşlik eden umut
Karanlıklara hapsoldu, yok oldu.
Bir özlem ki eritir dağı, taşı
Yıkar içimizdeki duyguları, suskunlukları
Her karanlık koridorun sonunda
Aralar sırlı kapıları, yalnızlıkları.
Gözümüze ışıktı güneşin enginliği
Tükenirdik derinliklerinde her fısıltılı sözcüğün
Duyardık yüreğimizin sert atışlarını
Bir gün geldi de hissettik
Özlenilen gülüşlerimizi, kaybettiğimiz hatıraları.
Bilmem ne kadar zaman geçti
Hatıralar terk etmeye yüz tuttu
Sesin zihnimde çığlıklar oldu
Beni benden alan maneviyatın
Bir hayal kaldı, sessizliğe daldı.
Tesir etti yüreğimize bekleyişin acısı
Geçmiş zaman bir hayale değer
Bellidir her hikayenin sonu, kaderi
Zaman geçer, yıllar susar, ömür biter.