DenemeEdebiyat

Bir Dakikanız Var mı?

Ne kadar çok kalp kırıyoruz, isteyerek veya istemeden; ölüm yokmuşçasına ve bugünün işini yarına bırakıyoruz hep yine ölüm yokmuşçasına, hayallerimizi yarınlara bırakıyoruz, çıkıp çıkamayacağımızı bilmediğimiz yarınlara…. Gençliğimize güveniyoruz daha yaşayacak çok zamanımız var diyoruz ve daima erteliyoruz bir şeyleri. Hayatı erteliyoruz, yaşamayı, neye güvenerek yapıyoruz bunu peki ömrümüze mi? Ne zaman son bulacağını bilmediğimiz ömrümüze!

Hayat bir göz açıp kapayana kadar geçer derler ya, bir göz kapatıp açamayınca da biter. Durup nefes almak gerek bazen o gözleri kapattığımızda tekrar açabilmek için soluklanmak gerek ama en çok da hayaller için harekete geçmek. O tatili erteleme git, o hayalini geçiştirme gerçekleştir, o yemeği tat ya da sevdiğini söyle, söyle ki ansızın gittiğinde bu dünyadan, öylesine değil gerçekten yaşayıp gitmiş ol. Ne kadar yaşadığını değil, nasıl yaşadığını önemse işte o zaman gerçekten yaşadığını da hissedeceksin. Bir gün hastane koridorlarında elinde test sonuçlarınla ömrünün son aylarını yaşadığında farkına varma bunun ya da yolda yürürken bir kaza sonucu bindirildiğin ambulansta ölüm kalım savaşı verirken değil, şimdi fark et, tam şu an. Çünkü bu gece uyuduğunda yarına uyanacağının bile bir garantisi yok.

   Öyle bir koşuşturma içerisindeyiz ki.. Kimisi işleriyle kimisi işsizliğiyle, kimisi ailesiyle kimisi kimsesizliğiyle ama hep bir şeylerle meşgulüz; hep geçmişe üzüntümüz. Yaşadığımız, ömrümüzden geçip gitmiş ve bitmiş zamanlara, bir daha gelmeyecek o zamanlara; gelecek zamanlarımızı da zehrederek geçiriyoruz zamanımızı. Bir dakikanın bile nasıl kıymetli olduğunun farkında değiliz. Hayır abartmıyorum bir dakikamız bile o kadar kıymetli ki o bir dakikada öğreniyoruz sevildiğimizi mesela ya da o bir dakikada alıyoruz  herhangi bir kötü haberi, bir dakika öncesine kadar bilmezken o bir dakikada yaşıyoruz; kimimiz o bir dakikada ölüyoruz, öldürülüyoruz. Her gün yüzlerce yaşadığımız o bir dakikalarda yaşıyoruz her şeyi. Ama asla kıymet bilmiyoruz. Günleri yaşıyoruz ama biz yaşamıyoruz. Farkında mısınız içimizde kalanlarla gömülüyor bedenlerimiz! İçlerimiz birer mezarlık, önce içimize gömüyoruz bir şeyleri sonra zaman geliyor biz gömülüyoruz. Ve inanın son nefesimizde fark etmek çok acıdır gerçekleştiremediklerimizi.

O son nefeste yanımızda değilse sevdiğimiz kalbimizdeyse, gerçekleştiremediğimiz o hayalimiz hala aklımızdaysa ne acı; gitmeyi planladığımız o şehre hala gidememişsek, tadını merak ettiğimiz o duyguları tadamamışsak ya da tadabilmek için en ufak bir çaba bile harcamamışsak çünkü bazı şartlar el vermez gerçekleştirmeye bazı hayalleri  ama sadece çabalamanın verdiği o hazzı bile yaşayamamışsak ne acı… Yaşayamamışsak ne acı!

Hani öldüğümüzde hayatımız film şeridi gibi geçermiş ya gözlerimizden; işte o film şeridinde ne görmek istersek onlarla yaşayalım, onlar için yaşayalım, onları yaşayalım ve tabii ki güzel yaşayalım..

Übeyda Nur Karadağ

Yazar/ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 3.sınıf öğrencisi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu