Gündem-1
Yazar yazarlığını sorguluyordu. Yazar mıydı sahi? Yazar olmak için gerekli şartlar nelerdi bir bunu tartışmak gerekti. Ondan ötürü bu soruyu bir süreliğine askıya almayı düşünüyorken birden sınıf içerisinde bir diyaloğa şahit oldu ve bu daha çok ilgisini çekti. Kulağa hoş gelen cümleler dönüyordu, bir öğretmen ve bir öğrenci arasında.
Sınav arifesindeydik. Okul sıralarının tozunu yutmuş her kişi gibi arkadaşım ve biz de zannımca zor olan bir dersin sınavını içten içe merak ediyorduk. Acaba zor muydu? Bunun üzerine yaklaşık on kişinin sessizliğine bir kişi ses oldu. Ve o beklenen soruyu sordu.
“Hocam sınav zor mu?”
Haliyle biz de öğretmenlerin kullandığı genel (bilinen) cümlelerinden birkaçını söylemesini bekledik. “Çalıştıysan kolay” gibi. Ancak öğretmenimiz bu defa değişik bir şey yaptı ve şunları söyledi:
“Şimdi sen, senin adını bilmesen veya unutsan diyelim, ben sana senin adını sorsam cevap verebilir misin?”
Basitçe duyulmuş bir söz gibi olsa da benim gibi anlam derinliğine inen insanlara çok şey ifade ediyordu. Bu cümleden neler çıkmazdı ki. Ve gerçekten o an verilebilecek en iyi cevaplardandı. Belki de beni o an etkileyen sistemleşmiş cümlelerin ardından gelen benzetmeli olay aktarımıydı. Nasıl algıladığımı, içimde henüz çözememiştim. Ama şunu biliyordum ki, her zaman sorunun kalitesini savunan değerli insanlar, işte ben burada cevabın ağırlığından yanaydım.