Kitap

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört

  1984 okuyucuyu, geçmişin, belleğin, düşünme özgürlüğünün, dilin, başkaldırının ve aşkın yok edildiği bir toplumda yaşanan insanlık karabasanıyla yüz yüze getirir… Bir dünya düşünün. Bu dünya savaş sonrasında Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya olarak üçe bölünmüş ülkelerdir. Olaylar Okyanusya’da geçmektedir. Bu ülkeye hakim olan parti, yasaklar ve korkularla, otoriter bir lider olan BİG BROTHER tarafından yönetilmektedir. Partinin üç sloganı vardır. Bunlar; “Özgürlük köleliktir.”, “Savaş barıştır.” ve “Cahillik güçtür.”. Orwell’ın betimlediği dünya ne geçmişte ne şimdide ne de gelecekte değişmeyen bir problem üzerine yatırılmış aslında “Özgürlük üzerine”.

Bu dünyada insanlar her evde bulunması zorunlu tele-ekranlar ile takip edilmekte, tele-ekranlar hem propaganda hem de isyankarları bastırmak için nefret aşılamaktadır. Aslında burada insanlara özgür bir ülke yaratacağız diye sloganlar atarak onları bir taraftan da baskıyla sindirmekteler. Partinin diğer önemli kuralları ise aşık olmak, düşünmek, sorgulamak, arkadaşlık kurmak vb. insani bütün duyguları yasaklaması. Bu yasaklar çiğnendiği takdirde olaylara müdahale etmek için düşünce polisleri ortaya çıkıyor. Sevgisiz bir dünya ve robot gibi insanlık…

Romanın konusuna bakacak olursak, geçmişin iktidarda olanlar tarafından değiştirildiği, dilin sadeleştirme adı altında tamamen unutturulduğu bu dünyada Winston Smith, geçmişte bu yaşananların böyle olup olmadığını sorgulayan sorguladıkça boğulan bir adamdır. Gerçek Bakanlığında çalışan Winston, bir günce tutmaya başlar ve yaşadığı şeyleri bu günceye yazmaya başlar. İlerleyen zamanlarda yazdıkları, düşündükleri, yaptıkları onun için büyük sorunlara neden olacaktır. Çünkü Büyük Biraderin Gözü Hep Üstündedir.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu