Üzeyir Garih: Globalleşme Sürecinde Türkiye
Üzeyir Garih’in 8 kitabından üçüncüsü olan Globalleşme Sürecinde Türkiye, 2013 yılında piyasaya sürülmüştür. Garih’in amacı kendi tecrübelerini gençlere aktararak onların da yararlanmasını sağlamaktır. Garih’in her kitabında gençlere bazı tavsiyeleri bulunmaktadır:
Üzeyir Garih’in gençlere 10 tavsiyesi
- Dürüst ve çalışkan olmak
- İnsanları sevmek, onlara yardımcı olmak
- Yapılan işte bilgili olup kendini sürekli geliştirmek
- İş bitirme azim ve heyecanını yitirmemek
- Zamanı doğru kullanıp bugünün işini ertesi güne bırakmamak
- Sürekli yeni fikirler üretmek
- Organizasyon ve planlama gücüne sahip olmak
- Denetim gücünü iyi ve etkili kullanmak
- Deneyimlerinizi insanlarla paylaşıp çevrenizle içeride ve dışarıda sürekli iletişim kurmak
- Şanslı olmak
Türkiye’de düşük ihracat
Türkiye bir Avrupa ülkesi olmamasına rağmen çoğu platformda Avrupa ülkesi ya da Doğu Avrupa ülkesi olarak geçer. Türkiye, birçok farklı konu ile aynı anda ilgilenmek ve çözmek zorunda. Bu nedenle Avrupa’da ihracat yapan rakiplerinden her zaman fersah fersah uzaktadır. Garih, bunun nedenlerinden birinin Türkiye’deki terörizm olduğunu belirtiyor. Terörizmin de ülkenin konumundan ve su kaynaklarının varlığından olduğunu düşünüyor. Ancak Türkiye, bazı gümrük kanunlarından dolayı mal ve hizmetini diğer ülkelere sokamıyor. Akabinde de ihracatta geri kalıyor. Aslında Türkiye’nin ihracat potansiyelinin çok yüksek olması diğer ülkeler için korkutucu düzeyde. Buna izin verildiği takdirde Türkiye’nin Avrupa’da belli bir konuma yerleşmesinden endişe duyuluyor. Türkiye her ne kadar tüm koşulları sağlasa da karşısında dev gibi bir Avrupa Birliği ile mücadele etmek ve onu aşmak zorunda. Buna mukabil Türkiye Batı ile değil de Doğu’daki Türki devletlerle daha yakın temaslarda bulunabilir. Böylece ihracat yüzdemiz daha yüksek olabilirdi.
Garih, Türkiye’nin globalleşme sürecinde kilit rol oynadığını anlatıyor. Doğu ve Batı arasındaki konumu, küçük de olsa Doğu’da yapılacak yatırımların gözetilmesi, Batı ile ilişkilerin sıkı tutulması gerektiğini düşünüyor. Üzeyir Garih yaşamış olsaydı Türkiye’nin şimdiki haline çok şaşırırdı. Ne yazık ki Türkiye ile ilgili 2000’li yıllar tahminlerinin hiçbiri tutmadı. Ne Doğu’dan beslenebildik ne de Batı’yı besleyebildik. Yapılan ihracatlar eskiye nazaran azaldı, üretim belli başlı yerlerde neredeyse durdu ve bitti.
Türkiye’nin uymak istemediği ISO 9000 kalite standardı
Avrupalının aldığı ucuz ve kaliteli mal ya da hizmetin aynısını Türk halkının da alması gerektiğini ve bunun da gümrüklerin ortadan kalkması ve dış ticaret dengesinin oluşmasıyla mümkün olabileceğini düşünüyor.
Garih, teknolojik gelişmeleri de yakinen takip etmek gerektiğini belirtiyor. Günümüzde ya da Garih’in zamanında teknolojinin Türkiye’de üretil(e)memesi, teknolojiyi de Türkiye’nin dolaylı bir rakibi yapıyor.
Ayrıca, kalite olarak da Avrupa ile mücadele ve rekabet edebilmenin bir diğer şartının “Standardize edilmiş bir kalite sistemi” olduğunu belirtiyor. ISO 9000 standardının önemini vurguluyor. Türkiye’de ISO kalite standardının bilinmesine rağmen üzerinde düşünülmemesi ya da gerekliliklerinin gerçekçi bir şekilde yerine getirilememesi Türkiye’deki mal ya da hizmetin de Avrupa’ya girememesi ve ihracatın olmaması demektir. Avrupa, her geçen gün yeni standartlar geliştirerek mal ve hizmet kalitesini artırıyor ve Türkiye artık ne Avrupa ile ne de Amerika ile rekabet edecek düzeye gelemiyor.