DenemeEdebiyat

Nedir Bu Herkesin Dilinde : Anksiyete Bozukluğu

Hayatınızda adım attığınız her duygunun ardından karanlıkta sizi bileklerinizden tutmak ve o çukura sürüklemek isteyen, kulağınıza sürekli “Diğerleri ne der?” ideolojisini fısıldayan ve günlük hayatınızda yaptığınız tüm işlerinizi eni konu düşündürecek olan küçük arkadaşımızla tanışın: kaygı bozukluğu.

Tanıştığınızda memnun olmayacağınıza eminim. Zira biyopsikososyal etkenlerle oluşan kendisinin biyo kısmını ele alırsak hayatımıza kalıtım kavramıyla dahil olma ihtimaliyle beraber çoğunlukla ergenlik öncesi travmatik yaşantılar, disfonksiyonel bir ailede yetişme, depresyon gibi çeşitli nedenlerden yakamıza tutunup hayatını üzerimizde devam ettirebiliyor. Bu küçük virüsün sizi her gün daha da sosyal çevrenizden uzaklaştırması bir yana dursun; nefes darlığından baş dönmesine, tansiyondaki ani değişikliklerden vücut titremesine kadar birçok rahatsızlığı yanında promosyon olarak getiriyor. Sözlük anlamı korku, kaygı, stres, iç sıkıntısı olarak ifade edilse de bu duygular gündelik hayatımızın tıpkı mutluluk, üzüntü gibi bir parçasıdır. Anksiyete; bu duyguların bedeni esir alıp günler, haftalar sürme ve kişiyi gerçeklikten uzaklaştırma, içe kapatma durumudur.

Sanılanın aksine her kaygı ve stres durumu sizin anksiyete bozukluğuna sahip olan biri olduğunuzu kanıtlamadığı gibi her titreme ve nefes darlığı da anksiyete ile doğrudan bağlantılı değildir. Teşhisi konulurken bedensel tanılara (EKG, kan tahlili, hipertiroidi ve akciğer hastalıkları varlığı) öncelik verilir.

Günümüz sosyal medyasında topluma çok yanlış lanse edilip farklı yönlere çekilen ve insanların kendi arasında birbirlerine tanı koymasına sebep olan bilgi kirliliği, kavramın anlamının dışına çıkmasına ve yer yer alay konusu olmasına sebep oldu. Ve maalesef ki alay konusu yapan kişiler ile hayatınızın bir kısmında travma sebebiniz olanlar aynı insanlar. El alem ne der adlı putu yapıp evlerimize birer tane dağıtanlardan kurtulmak ve hayatınızda önemli olanın herkesten çok sizin fikirleriniz olduğunu kabullenmek-hiç yoktan kabullenmeseniz de dile getirip beyninizi kandırmak-, yeni hobiler edinmek, bol bol açık havada yürüyüş, meditasyon yapmak, kahve-kola gibi kafein içerikli içeceklerden uzak durmak ve en önemlisi psikoterapi almak en bilinen alternatif tedavi yöntemlerinden olsa da anksiyete şiddetine bağlı olarak ilaç tedavileri (antidepresan, anksiyoitik) de bulunur.

Sakinleştirmeye yönelik tutum ve bilgilendirme kişide bulunan panik duygusunu azaltır. Hastanın çevresine izni doğrultusunda verilecek her detay panik durumunda yapılacak yanlış müdahalelerin önüne geçer. Bugün toplumlarda en önemli başlıklardan biri olması gereken insan psikolojisi, daha sağlıklı ve canlı nesiller yetiştirmeye giden yolda karşılaşacağımız büyük engellerden en mühim olanıdır. Ebeveynler birer rol model olarak çocuklarının önüne çıkacak çukurlardan atlatmaya kendilerini de bilgilendirerek başlaması bugün kendini insanlardan soyutlayacak, sürekli devam eden endişe durumunun hayatına yön vermesine karşı koyamayacak çocukların bu yönde yetişmesine engel olup, daha sağlıklı bireyler oluşmasına iyi bir basamak olacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu