Telaşla, koşturmacayla, mutlulukla, mutsuzlukla, heyecanla ama bir şekilde hayatın akışına kapılıp gidiyoruz.
Asıl gayemiz kafamızda kurduğumuz dünyaya sahip olup mutlu olmak. Ya tam da bu noktada yanılıyorsak?
İlk adımı yanlış atıp sonucunu doğru bekleyebilir miyiz? Hayatta çok şanslıysak sorunun cevabı evet olabilir ama genelde hepimiz kendimizi şanssız diye tanıtmaz mıyız?
Neyse…
Hepimizin hedefleri, hayalleri var bu hayatta. Hepsini gerçekleştirirsek sanki dünyanın en mutlu insanı olacakmışçasına. Oysa bu kadar ileriyi düşünürken an dediğimiz kavramda kalmayı unuttuğumuzun hiç farkında değiliz. Şuanki mutluluğumuzu hiçe sayıp ilerde yakalayabileceğimiz mutluluğa öyle çok odaklanmışız ki, beklentiyi arşa çıkarmışız. Bu yoldaki tüm mutlulukları hiçe saymışız çünkü beklentimiz büyük, ilerde eğer sonsuz beklentilerimizi karşılamış olursak çok mutlu olacağız. Bu yoldaki kaçırdığımız mutluluklar ne olacak?
Olsun, en sonunda en mutlu biz olacağız ya!
Peki her ileriyi düşündüğümüzdeki o uzaklığın mutsuzluğu ne olacak?
İşte bu noktada vakitsizlik devreye giriyor. Vaktinde yaşadığımız mutsuzluk bizi güçlendirip, bir adım ileriye götürecekken, vakitsizce yaşanan mutsuzluk da şüphesiz kendimizi dipsiz kuyuda hissedebilmemiz için tüm çabayı gösterecektir.
Hayatta var oldukça beklentilerimiz, isteklerimiz hiç bitmeyecek. Önemli olan beklentiyi minimuma indirip mutluluğu en üst seviyeye çıkarabilmek.
Hayatınızda her şeyin vaktinde olması umuduyla…
Albert Camus’la aynı noktada buluşmuşsunuz.
‘ Mutluluk, mutsuzluğumuzun merhamete gelmesinden başka bir şey değildir’ demiş Albert amca.
Bu hayat maalesef bize negatif bakma gücü ve biraz da umut bırakmış.
Bunlarla karnımızı doyurup, gözü açık ölüyoruz.
Belki de bize bırakılan o umutlarla hayatımızdaki negatifleri pozitife çevirerek içimiz rahat öleceğiz
“Aynı derecede leziz görünen iki aş arasında kalan kişi bir lokma yemeden ölebilir açlıktan” dante
ve Maslow`un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bile piramidin tepesinde kendini gerçekleştirmekten sonrası yok. Şimdi yazınızı okuyunca fark ettim, sonrası boşluk. Demekki gerçekten “varmak değil yol güzel”, çünkü vardıktan sonrası boşluk.
Emeğinize sağlık
Sevgilerimle
Deniz Bey,
güzel alıntı ve yorumunuz için teşekkür ederim
Deniz Hocam, Dante’den yapmış olduğunuz alıntıya bayıldım.
Aslıhan Hocam, cevaben yazmış olduğunuz yanıt normal bir dünyada, normal insanların yapabileceği bir tetikleme.
Fakat herşeyin kaybedenlerin üzerine oynadığı bir dünyada, ne kadar iyi niyetli, samimi, çaba gösteren, inatçı, zihni açık insanlar olsak da pozitife çekebileceğimiz çok az negatifimiz olacak.
Aslında insanları yıkan da bu.
Hak edilmemiş bir mağlubiyet.