İncelemelerKitap

Binboğalar Efsanesi Kitap İncelemesi

Binboğalar Efsanesi, Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk Türk yazar olan Yaşar Kemal’in 1971 yılında yayınlanan epik romanıdır. Romanda hayatta kalan son yörüklerin hikayesi anlatılmaktadır.

Yörük nedir?

Yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş Türk Halklarına denir. Anadolu’da yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri (obaları) için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlardaki Türkler arasında da yüksek miktarda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. gruplara ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya’nın dağ köylerinde yaşamaktadırlar.

Romanda genel olarak şu şekilde benzetmeler ve anlatımlar çokça yapıldığı için ara ara burnunuza Anadolu ve Orta Asya kokusu gelebilir:

Çimen yeşili gözlü adamlar… Püskül kaşlar… Kazayağı nakışlı sofra… Altın sarısı börk… Kır bıyıkların vızılaması… Gülbenklerin çekilmesi… Yarpuz kokusu…

Yörükler

Binboğalar Efsanesi, denizlerin ermişi İlyas’la karaların ermişi Hızır’ın buluştuğu gün olan Hıdrellez gecesi başlar. Obadaki herkes Hıdrellez gecesi bir şeyler diler. Baş kahraman Haydar usta da kışlak ve yaylak diler. Sonra ahaliye söz verir. Bir kılıç yapıp onu padişaha götürünce onlara yaylak ve kışlak vereceğini söyler, halk pek inanmasa da elinden bir şey gelmediği için de mecbur Haydar ustanın kılıcı bitirmesini beklerler.

Haydar ustanın kılıcı

Haydar Usta obadan ayrılır, Adana merkeze gider. Kılıcını göstermek ve bunun karşılığında bir toprak parçası elde etmek için yapar bunu. Önce Ramazanoğlu’nu bulmaya çalışır, sonra Hurşit Bey’i, daha sonra da İsmet paşayı… Haydar Usta bunları tek tek gezer, ama bakar ki kimseden hayır yok obasına geri döner ve kılıcını eritir.

Bir yörük hikayesi: Binboğalar Efsanesi

Sürekli göçmek zorunda kalan yörükler bir türlü bir kışlak bulamıyorlar. Çünkü her yeri satmışlar, tapulamışlar ve artık yörüklerin gidecek hiçbir yeri kalmamış. Oysa hikayenin 18-19. yüzyıllarda anlatıldığını göz önüne alırsak, Anadolu gibi geniş bir yerde bile insanın başını sokacak bir yer bulamaması çok garip.

Gittikleri her yerde yörüklerin başlarına gelmeyen kalmıyor. Hatta çadırları yıkılıyor, yakılıyor. Konmak için rüşvet vermek zorunda kalıyorlar. Ne yazık ki vali bile onlara çare olmuyor. Bir keresinde de bir kışlakta kalmak için para veriyorlar. Ancak o toprağın herkese satılmış olduğunu anlıyorlar. Böylece toprak herkesin toprağı olunca da oraya konamıyorlar.

Bir yörük obası (Temsili)

Bu hüzünlü hikayeyi okurken hayal gücünüzü de fazlasıyla zorluyorsunuz.

Bir yandan yerleşik hayata geçmeye zorlanan bir yandan da yerleşik hayata türlü işkencelere maruz kalarak geçirilmeyen bu yörükler Çukurovalı’lardan, hükümetten, jandarmalardan, ormancılardan çok çekiyor. Ne yazık ki bunları okurken hayal kırıklığını ve acıyı içinizde hissetmemeniz mümkün değil. Yörüklerin çektiği bu zulümler, salgınlar ve diğer her şey bir yana bu insanları kimsenin sahiplenmemesi işin en kötü tarafı.

Kitabın sonlarındaki şu cümleler ise hikayenin özeti:

“Kalktık Horasan’dan sökün eyledik. Parlar omuzumuzda uzun şelfeler. Kurt sürüleri gibi dağıldık dünyaya, yayıldık mağrıptan maşrıka dek. Kırmızı yakut gözlü, uzun boyunlu atlarımızı Sind suyuna, Nil suyuna sürdük. Memleketler, kaleler, şehirler aldık, devletler kurduk. Harran ovasına, Mezopotamyaya, Arabistan çölüne, Anadoluya, Kafkas dağlarına geniş Rus bozkırlarına, on bin, yüz bin kara çadırla kartallar gibi indik… Şölenler tuttuk, kutsal cemler büyüttük… Yüzyıllar geçti, parça parça bölündük, küçüldük, kara çadırlar soldu… Anadoluda karşımıza çıktı Kayseri dağı, Ağrı, Süphan, Nemrut, Binboğa, Cilo Dağı… Çadırımızın her bir parçası bir yerde unutuldu, bir toprakta çürüdü… Dağıldık, ufaldık, azala azala tükendik, bittik… Bir aydınlık su gibi bu toprağın üstünden aktık… Binlerce kişi, binlerce ceylanla birlikte semah tuttuk üç gün üç gece, kırk gün, kırk gece…”

Burak Bilen

Kitap okumak sizi bir yerden bir yere götürebilir mi?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu