Gece. Bu gece farklı. Gece sessiz çığlıkların habercisi. Zamanı ağır aksak durdurmak istiyor. Bir haberci de dili kenetlenmiş gibi. Duramıyor yerinde. Kara bulutların gölgesinde kalmak istemiyor toprağın ılık gülümsemesine yetişmek için. Himayesindeyim gecenin. Paylaşırız aynı acıyı. Rast gelmişiz bir kere aynı yolda , aynı kaderde. Düşünmek ıstırabımız olmuş. Kulaklarımız sadece fısıltılarla dolu. Yaşam basit bir meşgale. Uğraşmak , çaba sarf etmek bir yere kadar. Sarp dağlar var önümüzde. Gözlerimiz seçemez olmuş hiçbir şeyi. Tenimiz gözyaşlarımızla ıslanmakta. Bedenimiz titremekte , düşüncelerimiz körelmekte. Hayat daha ne kadar yıpratacak bizi. Ne zamana kadar sarsacak geçmişimizi, kaderimizi.
Bilinmeyenim artık.
Şüphe ediyorum yaşadıklarımdan. Hatıralar parça parça olmuş. Bir araya gelemiyor. Unutulmaya mı yüz tuttular ? Bilemiyorum. Kurcaladıkça derinleşiyor gibi. Eksik kalıyor hatıraların bir tarafı. Neye ihtiyacı var ki hatıraların? Elbet kuvvetli bir sevgiye, faziletli bir özleme. Bu yolda hayat bulan sabrın verdiği yorgunluğa. Aynı yola baş koymak , adanmak gerekir bazen. Gözümüzde büyümez ki hedefler. Aslında hep aynıdır ya yine de zor gelir bize. Bir sıcak bakışı yeter insanların el birliği etmişçesine , gönülden kavuşmuşçasına. O zaman ne hedef kalır ne uzaklık. Çünkü kalpler sevginin ışığında bütünleşmiştir. Duygular erimiştir aydınlıkta. Bakışların anlamlı tesirinde umut ağacımız olur o zaman. İlgimizle artacak , özlemimizle olgunlaşacak. Yıllar geçse de değişmeyecek zihnimizde.
Ama meşakkatli olmazsa yol nasıl tükenecek insan sabrının derinliklerinde? Nasıl erişecek maneviyatının sükunetine? Elbette olacak zorluğu. Hatıralar kulak verecek sesimize. Yılların zorlu direnişine en içten haykıracağız gür bir sesle. Hatırlamak , hatırlanmak güzeldir bazen. Yüreğinde hisseder her şeyi insan. Derdini bir tek o anlar. O sükunete kavuşturur. Pencereler gibidir yaşanmışlıklar kıyısında birikir yağmur. Bazen de sarsar şiddetli bir rüzgar. Nefes almak ister insan. Havayı biriktirmek ister kendince. Tüm gücüyle solur temiz havayı. İşte bil ki o zaman yeryüzünden silinmiştir hüsran.
İşte o zaman yansır güneş pencereden içeriye.
Yaşam yeniden anlama kavuşur. Vücut dipdiri olur. Karanlık ses çıkarmaz bu aydınlığa. Hareketlerimiz bir ahenk timsali olur. Ayaklarımız hissettiklerimize yönelir. Yollar uzuyor gözümde. Sonunda aydınlık görünmüyor. Karanlık beni de sindirmiş gibi. Bakımsız ve terkedilmiş bir haldeyim. Karanlık ayağımı kaydırmak istiyor. Sessizlik karanlıkla bütünleşmiş , gece saplamış yüreğimize acımasızlığını ve amansız duruşunu. Yanıma yaklaşan rüzgar bozuyor sessizliği. Tozu dumana katarak geliyor. Ne yapmak istiyor? Parçası mı olmak istiyor yaşananların? Bilmiyorum. Zaman , hızla açılıp kapanıyor sanki. Zihnimde ayrı bir hüsran dalgası oluşturuyor. Kayboluyor aniden , terkediyor buraları. Tekrar kıpırdamaya başlıyorum. Beni kaskatı kesen bu sessizlik yakamı bırakmak istiyor gibi.
Artık ilerlemeliyim.
Yeter bu kadar düşündüğüm. Usulca atıyorum adımlarımı. Karanlık bir tünelde gibiyim. Yolun sonuna ulaşmak istiyorum. Zihnimdeki fırtınalar yıldıramaz beni. Nefesimin sıklaşması korkutamaz benliğimi. Görünsün artık yolun sonu. Kalmak istemiyorum ıssız köşelerde. Ben de ulaşmak istiyorum özlemin , düşüncenin güzelliğine. Zamanın aydınlık geçmişinde sürüklenmek istiyorum. Yaşadığım günlere , fazilet dolu tecrübelere.