Uçurum İnsanları Kitabı İncelemesi
Uçurum İnsanları (The People of the Abyss), Jack London’ın en verimli diyebileceğim 1902-1903 yıllarında yazmış olduğu kısa romanıdır.
Jack London Uçurum İnsanları’nda, fakir bir Londralı kılığına girerek Londra’nın doğusuna gidiyor. Londra’nın doğusunu ve batısını kıyaslıyor.
150 yıl önceki Doğu Londra sefaleti akıl almaz derecede ve utanç verici. London, genel olarak açlıktan, barınak sorunundan, geçim derdinden bahsediyor. En sonda yapılan anlatımda ise Alaska’da çok ilkel bir şekilde yaşayan halkın bile bu Londra insanından daha rahat yaşadığı gerçeğine vurgu yapması Londra’nın o dönemler sefaletin dibine vurduğunu gösteriyor. Bu ikisi arasında kalındığında Alaska’da yaşayan ilkellerin tercih edilmesi daha makul gibi gözüküyor.
Zamanın Londra’sında insanlar çöpten yemek bulmaya çalışıyor, lokantaların yemek artıklarıyla yaşam mücadelesi veriyorlar. Çocukların çoğu 5 yaşına gelmeden ölüyor. London, uçurum diye adlandırdığı Doğu Londra’da her şeyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Bu sefilliğin nedenlerinden biri belki de o zamanlar Londra’nın dünyanın en kalabalık şehri olmasıdır.
London’ın vurgu yaptığı uçurum insanları sefalet sürer, ancak inanması güç ama o zamanki Büyük Britanya altın çağını yaşamaktadır. Bunun nedeni de Büyük Britanya’da batının doğuyu her koşulda sömürmesidir. Doğu üreten taraf, Batı tüketen taraf olarak göze çarpıyor. Günümüz dünyasında da olduğu gibi…
Uçurum İnsanı Jack London
London işçi sınıfında doğmuş bir yazar. Çocukluktan itibaren onlarca iş yapmış: madencilik, gemicilik, altın arayıcılığı… En sonunda yazarlıkta karar kılmış. London’ın yaptığı işler göz önüne alınınca yazdığı kitaplarda aslında kendini anlattığı görülüyor. Ayrıca bu işleri bilerek seçtiğini ve yaptığını düşünüyorum. Fakir ortamı da bu işleri yapmasını tetikledi. Ancak London bunu bir nevi yazarlık kariyerine ulaşmak için de yapmış olabilir. Yani hayatını kısa da olsa bu şekilde sürdürerek kitapları için temel oluşturmuştur.
Amerikalı olup da Londra’daki yoksulluğu bu kadar derinlemesine ifade etmesi biraz garip. İşin kötüsü bunu yaparken kitapta da anlaşılacağı üzere tekrara düşmesi. Zamanının medyatik yazarı dikkat çekmesini seviyor gibi.
London’ın ölümü
Erken yaşta hayata gözlerini yuman London’ın ölüm nedeni hala belirsizliğini koruyor. Kimilerine göre intihar etmiştir, kimilerine göre ise üremiden ölmüştür.
London gençliğinde sürekli alt tabaka işlerde günde 18 saate kadar çalışıyordu ve erken ölümü, bu yerlerde hastalık kapmış olabileceğini gösteriyor.
Bir Yorum