DenemeEdebiyat

Popüler Kültür

Popüler kültür, özellikle 21. yüzyılda etkisini gösteren ve toplumsal modernleşmenin yan etkileri arasında sayılabilecek bir kavramdır. Aslında toplumsal kültürün ve günlük yaşamdaki alışkanlıkların hızla, biçimsel anlamda farklılaşması ve yaygınlaşması olarak anlatılabilir. Türk Dil Kurumu ise popüler kültür kavramını “Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve tüketilen kültürel ögelerin bütünü” olarak tanımlamaktadır.

Türk Dil Kurumunun tanımından da anlaşılacağı üzere popüler kültürün genel manası; üretkenliğin sınırlı kaldığı, kalıcı olamayacak ancak yaşandığı dönemde etki edebilecek unsurların bütünüdür. Zaten sırf bu özelliğinden dolayı bazı “bilinçli” çevrede, popüler kültür alışkanlıkları ağır şekilde eleştirilmektedir.

Sosyal hayattaki popüler kültür etmenleri, kitleleri peşinde koşturacak ve herkesi birbirine benzetebilecek kadar güçlü durumdadır. Şöyle ki; dönemin popüler kıyafeti ne ise neredeyse tüm gençler aynı şekilde giyinebilmektir. Yine dönemin popüler şarkılarından neler varsa çoğu kişi o şarkıları dinleyecek ya da bulunduğu ortamlarda dinlemek zorunda kalacaktır. “Zorunda kalacaktır.” diyorum çünkü popüler kültür etmenleri seni içine çekecek kadar güçlü durumdadır. Aynı şekilde, sinema ya da televizyon yapımları, popüler kültür etkisiyle yapılmışsa muhtemelen 15-20 yıl sonra kimse hatırlamayacaktır. Çünkü popüler kültür, tüketim toplumlarınca hızlı bir şekilde sindirilir ve bitirilir. Bu hep böyledir. Eğer bu düşüncelerimi örneklendirecek olursam: Bir zamanlar çok ama çok yaygın olan hatta bizlerin çocukluk ve ergenlik dönemlerini “isyankâr” bir biçimde yaşamasına sebebiyet veren bir müzik türü olan “arabesk rap”i günümüzde kim dinliyor? Bırakın dinlemeyi bu tarz şarkıların varlığından günümüz gençleri haberdar bile değildir. Bunun nedeni ise bu tarz şarkıların popüler kültür etkisiyle yapılmış olmalarıdır.

İçinizden “E zaten her yapıtta, kıyafette, müzikte döneminin popüler kültür etkisi var ve sonu illaki bir gün gelecek. Bunun popüler kültürle ne alakası var?” diyebilirsiniz. Ona da birkaç örnek vereyim, bakalım acaba her yapıtta popüler kültür etkisi var mı? Misal, Hababam Sınıfı serisinin ilk filmi 1975 tarihinde çekilmiştir. Aradan 44 yıl geçmesine rağmen her izlediğimizde yine aynı şakalara gülüyor, aynı şeylere üzülüyoruz. Mahmut Hoca’yı, İnek Şaban’ı, Güdük Necmi’yi, Hafize Ana’yı, Badi Ekrem’i, Yakışıklı’yı, Domdom’u ve daha nice Yeşilçam’a gönül vermiş oyuncuları her gördüğümüzde aynı duyguları yaşıyoruz. Böylesine güzel yapıtlarda popüler kültürün etkisinden söz edilemez.

 İşte biz popüler kültür etkisiyle oluşturulmadığı için hala Bozkırın Gönlü Garip Tezenesi Neşet Ertaş’ı, Âşık Veysel’i, Sanat Güneşi Zeki Müren’i, Müzeyyen Senar’ı ve daha nice Türk halk ve sanat müziğine gönül vermiş sanatçıları dinleriz. Çünkü bu kişilerin eserlerinde popüler olanı yapma gibi dertleri yok. Bu kişilerin derdi “gerçek” sanata hizmet etmek ve nitelikli eser ortaya koymaktır. Ve “gerçek” sanatta asla rakamsal şeyler olmaz. Bir gün Neşet Ertaş’a bir röportaj sırasında kaç tane türküsünün olduğunu sorarlar. O da “İnsanlarımız ne kadar türkümü sevdiyse benim o kadar türküm vardır.” der. Şimdi kalkıp da bu kişilerde, eserlerinde popüler kültürün etkisinden söz edilir mi?

Şimdi gel gelelim edebiyata. Ne yazık ki günümüz edebiyatında nitelikli eser yapma ve üretme kaygısı yerini popüler kültür endüstrisinde kendine bir yer bulabilme amacına bırakıyor. Edebî yapıt; popüler kültürde bir pazara girebiliyor, bu pazarın dolaşım ağında var olabiliyorsa kabul görüyor. Bu tavır gerçek edebiyat için büyük bir tehlike arz etmektedir. Günümüzde bile çok okunan romancılarımıza bakalım: Yakup Kadri, Reşat Nuri, Refik Halit… Bu yazarlar yabancı kültüre hâkim olmalarına rağmen hatta yabancı kültürlere hayranlığın hat safhada olduğu dönemde yaşamalarına rağmen yerli kalabilmiş yazarlardır. Oysa günümüz yazarlarında bize ait motifler, asırlık renkler bulmak, geçmişimize ait bir tını yakalamak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Çünkü türü ne olursa olsun; pazar için yazılan bir edebiyata, pazarın gerekleri ve popüler kültürün etmenleri egemen olacak böylece gerçek ve yerli edebiyat tasfiye edilecektir. Böyle bir süreçte, edebiyat yapıtına biricikliğini ve özgünlüğünü kazandıran dil farklılığı da ortadan kalkacaktır.

Aslında popüler kültür etmenleri; yaratıcılığı yavaşlatmakta, yaratıcı olanlara da “marjinal” damgasının vurulmasını da kolaylaştırmaktır. Örneğin bir genç, döneminin popüler kültür ögelerini inkâr etmiş, topluma göre daha aykırı düşünmüş ve yaşamış ise toplumun o genç üzerindeki bakışı farklı olmaktadır. Oysaki o genç toplumun baskısına baş kaldırmış, kendi arzularına göre giyinmiş, davranmış ve düşünmüştür. Popüler kültürden sıyrılabildiğini anlayan zihin kendini özgür hissetmiştir.

Her ne kadar eleştirsek de popüler kültür ister istemez her yaş grubundan kişileri içine alıyor. İsteyenleri kolay bir şekilde, istemeyenleri ise zorunda bırakarak kendi dünyasına çekiyor. Böyle yaparak büyük kitleleri peşinde koşturan popüler kültür etmenleri de bu anlamda başarılı sayılıyor ve her geçen gün nüfusunu artırıyor.

Kendinize iyi bakın… Sağlıcakla kalın…

İlgili Makaleler

4 Yorum

  1. Tebrikler, çok haklı bir yazı. İnsan popüler olan gibi değil, kendi gibi yaşamalı. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu