DenemeEdebiyat

Gece

İnsan, insan oldukça yalnız hale gelir. Sevdikçe nefret edilir, böyle öğretildi bize. Peki size hiç, yaşamın yanılgısında yaşarken geceyi, doğacak güneşten, yeni gelen yıldan, ekilen fidandan, yağan yağmurdan, rögar kapağından, boş bir sayfadan, mavi bir denizden, ölümden ve hatta nefretten doğan umudu nasıl kavrayacağımızı, nasıl fark ettik? Şu an budist bir rahip için yıl 2564. Benim için sayıların önemi kalmadı. Sanılmasın ki ve hatta kimse yanılmasın, biz bu dünyayı değiştirenler değil, inandığı umuttan bile yoksun olanlarız.

“Ve tanrılarını, insanı çarmıha germekten başka türlü sevmeyi bilmezlerdi!”* İdam çoktan kaldırıldı arkadaşlar. sizler birbirinizi nefretle germekten, sevgiyle yormaktan, umutla kandırmaktan, yalanla inandırmaktan, “Bir boşluğu, bir boşlukla “, güzellikle aldatmaktan başka bir uğraşınız olmadığından kaldırıldı idam. İnsan öldürmek suçtu, siz intihara mahkum ettiniz. Yokluktan, açlıktan, adaletsizlikten ve sevgiden.

Afrika’nın yoksul bir köyünden kalkıp dünyayı gezen bir insan, geri köyüne döndüğünde “Kimse gülmüyor.” der. Suyu olmayan, götünde donu olmayan çocuklar gülüyor. Peki diyor diğer yoksul köylü “Peki onlar neden gülmüyor?”. “Umut” diyor gezen yoksul köylü. “Umut ediyorlar.”

Hayattan neler umarsak umalım, emek ve kudretimiz ile sahip olacaklarımız bunların çok azıdır. En sonunda ise dünyadan kopup gideriz. neden? Aradığımız ne ise o burada değil. Peki ya korkular, hisler ve anlar. Yaramaz çocuklar gibi. Masum olduğuna inandığımız çocuklar, çocukluktan nefret etmemize sebep olan insanlarla dolu iken bu basit gezegen tek önemli olan nerede doğmuş olduğun.

Gece, güneş battıktan gün ağarıncaya kadar geçen süre. Bilimsel olarak her şey net. Gece, evsiz bir insanın güneşi beklemesi, yaşadığı topraklara savaş ekilince hiç bilmediği bir dünyaya göç eden insanlar. Sınırlarda gece mesela, 10 kişilik teknede 40 kişinin içinde kum olduğunu bilmediği can simidine sıkı sıkı sarılarak dalgalı denizlerle boğuşması mesela. Sonra batması o teknenin, suyun altında nefesini tutması ve en sonunda nefes alıp, ciğerlerine dolan tuzlu su. Gece mesela, deprem olması, rüyanda gördüğün düşlerden sarsılarak uyanmak, eğer tabi kabuslarla boğuşmuyorsan. gece, çalışırken ağır sanayide ve yaşın 12 ise ve mendil satan bir çocuksan sokakta, babasının, annesinin elini tutan çocuklara mendil uzatıyorsan. gece, bekliyorken sevdiğinden güzel bir söz, nefreti ile karşılaşıyorsan. İntihar ediyorsa komşun açlıktan, yan bahçede ağaçları kesiyorlar ise bina yapmak için, bölmek istiyorlarsa şehri tam ortadan, hiçbir zaman sesini çıkartmıyor isen, kusura bakma bu gece. Güneş doğsa bile güzel günleri göremeyiz.

  • (*)Böyle buyurdu Zerdüşt
  • Bu metinde büyük olan hiçbir harfe yer kalmadı. Kibirliler bütün büyük sözlerimi çaldılar.

Ahmet

Ruhun karanlığından, savaşın başında ve kimyasal silahların ortasında doğan insan.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu