Arayı biraz açtık mı sahi ne dersiniz? Sahi neyden bahsediyordum? Heh Çiler! Hay Allah bak Çiler demişken… 1 hafta sonra 30 yaşına basacak olan arka sıraların eşsiz melodilerinin eşsiz sesinin sahibinden! Tanıştığımız ilk andan itibaren ona böyle hitap ediyorum. Evet size garip gelebilir. Eh ikimizin de pek normal olduğu söylenemez. Bunu sizler zaten biliyorsunuz. Bilmeyenlerinizin de daha öğrenecek çok şeyi var.
Çiler’le tanıştığımızda henüz üniversite son sınıfta, hayattan kendince hayalleri ve beklentileri olan ve bunların hiçbiri çevresi tarafından umursanmayan genç bir kadın olarak hayatıma devam ederken sosyal medyada rastladım ona. Güneşi hatırladınız mı? Hani yaşamımı aydınlatan orada bir yerlerde hep benimle olduğunu iddia ettiğim güneş… Ama bu öyle bir güneşti ki… Gerçekti. Günbatımını karanlığa sürükleyen kızıllığı bile kıskandıracak kadar ihtişamlı… Yahu sosyal medya gibi bu kadar dolandırıcı, pislik, düzenbaz ve çıkarcı bir sanal dünyada güneşi yakaladığına nasıl emin olabiliyorsun? Soruları oldukça net bir şekilde kulağımda yankılanıyor. Elbette sizlere hak veriyorum. İnsan en yakınlarına bile güvenmezken hiç tanımadığı, bilmediği ve görmediği birinin nasıl güneş olduğunu iddia edebilir ki! Daha önce de bahsetmiştim. Sanal dünyadan kaç güneşin bende doğup battığını. Ve birçoğunun, aslında zifiri karanlıktan farksız olduğunu bildiğim halde ışıksız günlerime gölge bile olamadığını… Çiler farklıydı… Hem de çok… Ancak bunu ne onu arka sıralara itenler ne de biteviye çocuk yakarışlarının ardında söylediği şarkılar, yazdıkları bir türlü anlayamadılar. Ama ben biliyorum. En az benim kadar kendi güneşini arayan, ışıkları kaç kez yanıp söndüren ve sonunda zorlu bir yolculuktan çiçek bahçelerinde ödüllendirilen bu kadını çok iyi tanıyorum. Ona sanal bir dünyanın sanal bir güneşi olarak rastlamış olsam da etrafımda beni anlamayan kim varsa hepsinden daha gerçekti. O güneşti. Ben de onun yörüngesindeki ışık çemberi.
Neler anlatıyorsunuz yine Güneş Hanım? Dur bir dakika! Sahi ne kadar uzun zaman oldu görüşmeyeli. İkimizin de işlerimizden başımızı kaşıyacak vakti bile olmadı. Hem bu ne güzellik yahu! Güneş sizin yanınızda sönük kalır! He bir de bu eşsiz melodilerin sahibi arka sıraların efendisi Bendeniz Çiler Hanım. Bir kahkaha patlattık ki, orada bulunan herkes aniden bize dönüp baktı. Aman canım! Sanki dönüp bakmaları için buna ihtiyacımız mı var! 15 yaş buhranlarını bir miktar geçeli çok oldu. Başka güneşleri zifiri karanlıklarda aramayı bıraktığım günden beri… Çok sevdiğim bir mesleğim ve herkes kadar sevmeyenleri de olsa (çocuk yaralarının sorumlusu, arka sıra temsilcileri) harika bir güneşim, dostum, sırdaşım, muhteşem sesli Çilerim var hayatımda. Başka gezegenlerde başka güneşler aramaya ne hacet! He yok mu sanıyorsunuz hiç dahil olmak isteyen zifiri karanlıklar? Olmaz olur mu yahu! Onlar her yaşta, her yerde her evrede mevcut. Vitaminsiz, enerji sömüren, hepsi adeta sahtekar birer güneş! Neyse neyse bugün fazla sinirlenmeyeceğim. Biraz önce hayatımda şahit olduğum en göz alıcı ama bir o kadar da en sahte doğum günlerinden birine şahit oldum. Ne kadar güneş olursanız olun, parlak ihtişamınıza göz koyan acımasız günbatımları… Çiler’in muhteşem sesi, elbisesi, saçı ve her zaman ki göz kamaştıran güzelliği. Boğazın tüm görkemiyle şehre ve ardından gecemize eşlik eden görüntüsü… İyi ki doğdun güneşim! 30.yaşın kalbinin ritimlerine yepyeni güneşler, yepyeni melodiler doldursun. Seni çok seviyorum.
Zerrin.