Küçük İskenderin Mezar Taşı
Küçük İskender ölmüş!
Artık Aliler yalnız.
Mehmetler, artık yalnız.
Neye küsse, büyümüş
Küçük İskender ölmüş.
Aşk bundan beridir var.
Şiirde ölçü, tek yar.
Kafiyeli denklemli,
Sayılı ve heceli,
Küçük İskender ölmüş.
“Ayşe bazen çok Ali.”
Ali bazen çok Küçük.
Mehmet hep mi şüpheli?
Aşk bazen çokça yedi,
Azca serbest ve resm.i
Küçük İskender ölmüş.
Herhangi biri gibi!
Yedi heceli!
Kafiyeli!
Bir nevi
Orhan Veli
Denklemi.
Bir şairin ölmesi beni hep hüzünlendirmiştir. Fakat bir şairin çok önceden ölmüş olması da hüzün koleksiyonumun beri gelen meselelerindendir. Bir şairin ölebiliyor olması çok hazindir!
Lise yıllarımda Küçük İskender’in Çin Lokantası şiiri pek çok yerde hislerimin formuna kavuşurken geçtiği bir filtre olmuştur. Küfretmeyi iyi bilen ve sınır sevmeyen özgürlükçü yapısı da genç ruhuma o zamanlar farklı bir kapının anahtarı gibi gelmişti. Kafiyeli veya ölçülü olmak zorunda değildi şiir ve küfür edilebiliyordu çok sevgiliye. “İyi ki zamanında Küçük İskender demişim kendime en azından ismim çocuk kaldı.” demişti. Büyümek bir hastalıktı belki veya büyümek suça itilmekti. Aşk yok inanmayın demişti. Başka biriydi, güzel bir şairdi. Hakkında bildiklerim sınırlı. Bence tüm şairler aynı kefenin ipleri.
Serbest şiirler yazan adamın ölümü yedi heceli anlatıldı. Orhan Velinin mezar taşı meselesi gibi.
Bu ne güzel bir anlatım.
Yaptığın atıflar ve kelimelerle kurduğun örüntü gayet başarılı olmuş.
Seni kutluyorum canım