Julieta

1999 yılında Todo Sobre Mi Madre (Annem Hakkında Her Şey) ile En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü kazanan, yapıtlarında yoğun biçimde melodram kullanan Pedro Almodovar, 2016 yılında İspanya’nın Oscar’a aday olan filmi Julieta ile kendi tarzının çarpıcı örneğini farklı biçimde izleyicilere sunmuş. Şimdiye dek çektiği filmlerinde duygusallığın en dip noktasını görmeyi başaran usta yönetmenin 20. filmi, geçmişle gelecek arasında gidip gelen bir kadının içsel çatışmasını gözler önüne sermiş. 2006 yılında Dönüş filmiyle Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü alan yönetmen, Julieta’da Emma Suarez, Adriana Ugarte, Daniel Grao, Inma Cuesta, Dario Grandinetti, Rossy De Palma, Michelle Jenner, Pilar Castro ve Nathalie Poza gibi kaliteli oyuncularla tarzını bir üst çıtaya taşıyabiliyor.
Pedro Almodovar’ın kadın hikayelerine özellikle yönelttiği hassasiyeti Julita özelinde de devam ederek yönetmenin kadın dünyasını yakından tanıdığı ve deneyimlediği savını bir adım daha ileri götürüyor. Filmin ana karakteri Julieta olsa da, yokluğuyla dahi filmi dolduran gizli bir ana karakter de mevcut: Antia. Yokluk ve ölümün göze sokmaksızın ince ince ancak oldukça derin işlendiği bir film olan Julieta, birinin hayatına son vermesine sebep olma duygusunun dayanılmaz ağırlığı ve bu ağırlığın akabinde gelişen yoksunluğu, ölümün karanlık ve kasvetli yapısının karşısına hayatın en canlı renklerini yerleştirerek sorguluyor.
Henüz genç bir kadınken bir trende tanıştığı erkeğe aşık olan Julieta, bu tanışmanın devamında hayatını değiştirecek adımlar atıyor. Mutlu bir tablonun çizildiği anlatının bu bölümünde, Julieta mutluluğunu derinden sarsacak bir ayrıntı öğreniyor. Bu ayrıntının sarsıcılığı etrafında gelişen olaylar sonucunda kızı Antia, Julieta’yı mutlak bir yoksunluğa mahkum etmekten çekinmiyor. Filmin konusunu görüntüleriyle beyaz perdeye başarılı bir şekilde yansıtan sinematografisinin arkasındaki isim Jean-Claude Larrieu iken, Julieta karakterinin genç ve yaşlı dönemlerine hayat veren iki başarılı oyuncu ise Adriana Ugarte ve Emma Suarez. Birbirlerine oldukça benzeyen iki oyuncu filmlerin handikaplarından biri olan genç ve yaşlı dönem farkını oldukça başarılı bir şekilde kotarıyorlar.
- Julieta’nın Renkleri : Kırmızı Mavi ve Sarı
Pedro Almodovar’ın otör yönetmen oluşunun altını çizdiği olgulardan biri hiç kuşkusuz kullandığı renkler. Sinemaya ‘Almodovar kırmızısı’ terimini kazandıran yönetmen, filmlerinde özellikle ana karakterleri olan kadınlar üzerinde canlı ve doygun kırmızı rengini yoğun olarak kullanıyor. Kırmızı ve kadın birleşiminin elbette denk düştüğü cinsellik, doğurganlık ve tehlike gibi birçok anlamı var. Bu noktada kadının da tüm bu varoluş şekillerini kendi öz benliğinde taşıdığı göz önünde bulundurulduğunda Almodovar’ın kadın karakterlerini kırmızıyla tanımlaması oldukça tatmin edicidir. Kırmızının yanı sıra hemen hemen her sahnede denk geleceğimiz bir diğer renk; mavi. Birbirine zıt ve aynı zamanda tamamlayıcı iki renk olarak kullanılan kırmızı ve mavi, Julieta ve Xoan arasında da durmaksızın yer değiştiriyor. Julieta’nın kırmızı giyindiği bir sahnede genellikle Xoan mavi giyerken, Xoan’ı kırmızılar içinde gördüğümüz sahnelerde ise Julieta mavi giyinmiş olarak karşımıza çıkıyor. Kadın ve erkeğin birbirine zıtlığı ve aynı anda tamamlayıcısı oluşu renklerle bir kez daha vurgulanırken Almodovar beyazperdede şiirsel bir görüntü yakalamayı başarıyor.
- İki Farklı Oyuncu Üzerinden Tek Karakter Sunuşu
Almodóvar bu filminde kompozisyonu anlatımı açısından tek karakter için iki farklı oyuncu kullanımını iyi bir şekilde oturtmuş. Zira filmde bu iki oyuncunun tek bir karakteri oynaması, yönetmenin 99 dakikalık bir filmde zaman kullanımını etkili bir şekilde ortaya koyduğunu göstermektedir. Kompozisyonda kırılma noktasını oluşturan bir anda Julieta karakterini oynayan oyuncularda da aynı şekilde bir kırılma noktası olur ve başlangıçta gördüğümüz oyuncunun artık Julieta karakterini oynamadığını fark ederiz. Bu durum bize yönetmenin hem Julieta için yaşadıkları çerçevesinde zamanın geçtiğini hem de karakterin yaşamış olduğu acının onu çökerttiğini görmemiz açısından sağlam bir hareket olduğunu gösterir. Bu kırılma noktasında oyuncu seçimi açısından iyi bir tercihte bulunan yönetmen Julieta’ın psikolojik olarak yaşadıkları çerçevesinde karakterin saç rengi, kesimi gibi fenomenolojik öğelerden de yararlandığını belirtmekte fayda var. Olağan bir olayı kendi kaleminden kullanımı açısından Almodóvar’ın bu filmi muhtelif yorumlara açık bir metni sunuyor.